Kötülüklerden arınsın, yunsun-yıkansın bedeniniz... Bedeninizle beraber gönlünüz... Çevreniz ve hatta tüm dünya alsın nasibini bu bereket ve feyizden... Açlığın bir sefalet olmadığını duyursun bedeninize. Aç ve susuz kalmanın sadece perhiz olmadığını anlatsın lisan-ı haliyle... İmsakten iftara kadar geçen sürenin, hayatınızda en değerli zaman dilimi olduğunun farkıyla sürün yaşamınızı. Ve bedeninize açlık ve susuzluğun muhteşem yarenliği kardeşlik etsin. Evrensellik kazansın düşüncelerinizde bu açlık ve susuzluğunuz.
Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara-183)
Bizden öncekilere de oruç farz kılınmıştı. Maalesef kadrini kıymetini bilemediler. Bedenlerinde ilahi rahmetin tecellisini göremediler. Orucu oyun zannedip şakayla karışık yaklaştılar, hükmettiler. Hem bedenlerine hem de toplumlarına yazık ettiler. Onların nefislerine ağır geldiği için tahrif yoluna gittiler. Kimileri tutmaktan vazgeçti, kimileri orucun gün sayıları ile oyun oynadı. Üzerine kattı, üzerinden aldı... Orucun anlam ve önemini kavrayamadan katlettiler ilahi mesajı.
Son ve en makbul din; İSLAM dünyaya teşrif buyurdu. Allahtan korkmamız ve takvaca daha üstün olmamız adına, orucu bizim üzerimize tekrar yazdı. Tıpkı bizden önceki millet ve kavimlere yazdığı gibi. Şunu söyledi, bütün kirlerinizden arınınız, temizleniniz bu ibadetle. Değiştirmeden ikame edeceksiniz savm ibadetinizi. Her kalktığınız sahurumuz o yüzden hatırlatır bizlere geçmiş ümmetleri. Allah sevgisi ve çekincesiyle yoğurarak başlarız her yeni günün orucuna. Bu aşk ve heyecan ulaştırır bizi tarifi imkânsız doruklara.
Oruç, mana ikliminin meyvelerini toplamaktır daha bu dünyadayken. Lezzetine varmaktır nimetlerin. Kokusunu duymaktır misk-ü amber fısıltılarının. Yaşamaktır; onlarla beraber olmaktır. Katık olmaktır fakirlerle. Dizelenmektir iftar sofralarında boncuk misali. Sahurlarda semaları ışıtmaktır. Gökyüzünü seyrederken dost olmaktır yaratılanlarla. Bazen uyarmaktır yakın bir dostunuzu, telefon ahizesinde kısık sesimizle. Ya da ayaktayken uyuyanları uyarmaktır...
Bakın bizde özellik kazandık diyebilmektir. Yılın 11 ayı insanken, Yüce Allah bizi bir aylığına da olsa aydınlattı; melekleştirdi diye güzelliği savurmaktır etrafımıza.
Buyur ettik 11 aylık uzaktan gelen misafirimizi. Ağırlayacağız hanelerimizde elimizden geldiği kadar. Gündüzleri oruçla kuranla, geceleri iftar, teravih ve sahurla besleyeceğiz onu. Kırılmasını önleyeceğiz. Narin bir kelebek gibi adeta. Memnun ayrılması için elimizden geleni yapacağız. Utanmaz nefsimiz yekdiğerimize sataştığında, sataşmayacağız ve darılmayacağız kardeşlerimize. Dilimizde o mübarek, nurdan damlalar süzülecek. Tıpkı Peygamber efendimizin dilindekiler gibi. -BEN ORUÇLUYUM- diyecek lisanımız her sinirlenip, öfkelendiğimizde. Dilimiz gıybet ve dedikodunun cenderesinden kurtulacak bu ilahi dostla. Ellerimiz gitmeyecek harama, duymayacak nahoş sesleri kulaklarımız. Temaşa etmeyecek kirli senaryoları gözlerimiz. Velhasıl başköşeyi vereceğiz bu nurdan misafirimize. Bu dünyadayken alacağız onun memnuniyetini. Oda esirgemeyecek ahirette bizde kalan samimiyetini. Kapılarını aralayacak cennetlerin. Layık olduğumuz kapıdan; REYYAN kapısından cennetine sokacak bizleri. Hadi kalkın silkinin, diyor bu güzel misafir. Daha çok Müslüman ağırlasın beni. Bende sayısız iman edenleri şefaatimle ağırlayayım. Dilimizde nurdan damlalar sızarak ediyoruz dualarımızı.
Ya Rabbi! Bizi daha nice ramazanlara sağlık sıhhat ve afiyet içinde ulaştır. Ulaştır ki, senin rızana uygun oruçlar tutalım. Namazlar kılalım. Boyun eğelim ilahi rızana. Sevdiklerimizle sevgi yumağı oluşturmamız için, bir çığ oluşturalım çevremizde. Bu yüzden onlarında ömürlerine ömür kat. Ya Rabbi! Yüzleştir bizi hayatla. Hatalarımızı anlayalım daha göç etmeden bu âlemden; öbür âleme kalmasın masiyetlerimiz. Yoksa nice olur halimiz...
Hayatın sizi daraltmadığı; sevdiklerinizle beraber mükemmel bir ramazan-ı şerif geçirmeniz dilek ve temennilerimle.
Sağlıcakla kalın efendim
Yüzünüz Hep Gülsün.
