"Atanamayan bir tek öğretmen kalmamalıdır"

MHP İl Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle mesaj yayımladı.

  • 635
&quotAtanamayan bir tek öğretmen kalmamalıdır"
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Maşalacı; "24 Kasım'da, Öğretmenler Günü'nü idrak edip, saygıdeğer öğretmenlerimize gönül borcumuzu bir nebze de olsa yerine getirmiş olacağız.

Öğretmenlik kutsal bir meslek, kutlu bir mekteptir.

Öğretmen ise bu meslekle yoğrulmuş, bu mektepte olgunlaşmış fedakâr, vefakâr, cefakâr insanlarımızın ortak unvanıdır.

Öğretmen;

Kör karanlıkların ışığı, kurumuş vicdanların ilacıdır.

Ve cehaletin, önyargıların amansız düşmanıdır.

'Bana bir harf öğretinin kırk yıl kölesi olurum' kutlu seslenişinin muhatabadır öğretmen.

Öğretmenlerimiz, öğretim sürecinin öznesi, eğitim hayatının irfan hazinesidir.

Onlarsız gelecek olmaz, onlar olmadan gelecek nesiller oluşmaz.

Öğretmenlerimiz büyük ve yüksek bir ahlakın sınıflara sığmayan simgeleridir.

Öğreten olmak; öğrenenle bilgi, görgü ve tecrübeyi buluşturmak tarihi ve kadim bir görevdir.

Öğretmenlerimize ne söylesek az, ne yapsak eksik ve yetersizdir.

Bu nedenle yılın bir gününe, yani Kasım ayının 24'üne, öğretmenlerimizi sıkıştırmak, yalnızca bugün anmak doğru olmadığı gibi insaflı da değildir.

Öğretmen her an hatırlanması, her zaman saygı duyulması gereken bir emanet ve haysiyetin adıdır.

Bunun sorumluluğu da hepimizin sırtındadır.

Bildiğini öğretmek, öğretirken sevgi ve şefkati rehber etmek meziyetlerin en güzeli, en görkemlisidir.

Öğretmenlerimizin hepimizin üzerinde hakkı vardır.

Bu hakkı ödemek ise şu fani dünyada takdir buyurursunuz ki, kolay ve mümkün değildir.

Bize düşen öğretmenlerimize kulak vermek, sorunlarına eğilmek, onları içine düştükleri sosyal, ekonomik ve mesleki darboğazlardan çekip çıkarmaktır.

Öğretmen mutlu değilse, öğrenci umutsuz, veliler huzursuzdur.

Öğretmen yılgın ve yorgunsa, eğitim ve öğretim hayatı yarım ve yaralıdır.

Bugünkü ülke tablosu içinde, öğretmenlerimizin mutlu ve memnun olduğunu hiç kimse iddia edemeyecektir.

Eğitim politikalarındaki açmaz ve arızalar doğrudan doğruya öğretmenlerimize yansımakta, bunun yankıları her alanda hissedilmektedir.

Özellikle 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasıyla birlikte milli eğitimin kimlerin eline düştüğü, nasıl bir esarete mahkum olduğu iyice gün yüzüne çıkmıştır.

Şimdiye kadar 30 bini aşkın öğretmen memuriyetten çıkarılmıştır.

Sayıları 17 bine ulaşan öğretmen açığa alınmış, bunlardan 7 bine yakını görevlerine tekrar dönmüştür.

İhraç edilip mesleğe dönen öğretmen sayısı ise oldukça sınırlı kalmıştır.

Şu hususu kararlılıkla ifade etmek isterim ki, hainden öğretmen olmayacak, gerçek öğretmenden de hain çıkmayacaktır.

Elbette FETÖ'yle mücadelede suçu sabit görülenlerin, bu ihanet şebekesine yardım ve yataklık yapıp hukuk ve milli vicdanın onaylamadığı paralel bir hiyerarşik ağa dahil olanların gözünün yaşına bakılmamalıdır.

Geleceğimizin güvencesi olan evlatlarımızı zehirleyenler, öğretmenlik mesleğini iğfal ederek bir terör örgütünün lehine faaliyet gösterenler yaptıklarının bedelini en ağır şekilde ödemelidir.

Bu ister FETÖ olsun, ister PKK olsun; hiç fark etmeyecektir.

FETÖ ve PKK'nın nam ve hesabına sınıflara, okullara üşüşen öğretmen kılıklı teröristlerin milli eğitimden ayıklanması milli namusun bir gereğidir ve bunların mağduriyet feryadı şeytanın tövbesinden farklı değildir.

Öğretmene teslim edilen çocuklarımızdır.

Aynı zamanda öğretmen geleceğin kilidini açan anahtar, geleceği planlayan mimardır.

Bu kadar önemli, bu kadar değerlidir.

Bir terör örgütünün hesabına aktif çalışarak küçücük yavrularımızın akıl ve kalplerini işgale kalkışan kim olursa olsun, affı imkansız bir suça iştirak etmiş sayılacaktır.

FETÖ ve PKK'lı oldukları gerekçesiyle ihraç edilen veya açığa alınan öğretmenler emanete ihanet etmişlerdir.

Bunun başka türlü bir açıklaması olamayacaktır.

Ne var ki, sırf malum bir bankayla zorunluluktan dolayı parasal konularda iş ve işlem yaptı diye veya bazı dershanelerde görev aldı bahanesiyle bir öğretmene FETÖ'cü damgası vurmak, itibarından ve ekmeğinden mahrum etmek yanlıştır.

Tasvip etmesek de, yasal sendikalardan birisini tercih etmenin bir memuru suçlu yapmayacağı da açıktır.

Bir öğretmen Bylock kullanıyorsa gereği mutlaka yapılmalıdır, buna diyeceğimiz bir şey olamaz.

Bir öğretmen FETÖ'nün emel ve eylemlerine ortak olmuş ve somut delillerle örgüt üyeliği tescil edilmişse, cezasını çekmelidir, buna da itirazımız yoktur.

Cüzdanında bir dolar taşıyan, himmet ve hizmet adı altında FETÖ'nün hedefleri uğruna çalışan öğretmen veya herhangi bir memura en ufak acıma ve müsamahama gösterilmemelidir.

Çünkü 15 Temmuz'da milletimize, vatanımıza, kahraman Özel Hareket Polislerimize, 241 vatan evladına FETÖ'cü alçaklar hiç acımadılar.

Emin olunuz, bunlara acırsak tekrar acınacak hallere düşmekten kurtulamayız.

Katilin, caninin, teröristin, Türkiye düşmanı hainlerin yeri insan vicdanı, merhamet duyguları değil, ya urgan ya da müebbet zindandır.

Bunun başka yol ve seçeneği yoktur, var diyenler de pusuya yatmış, her an ihanete kalkışacak kripto işbirlikçilerdir.

Asılsız ihbar ve şikâyetlerle, aslı astarı olmayan isnatlarla, FETÖ'yle herhangi bir organik bağı olmayan öğretmen veya memurları mesleklerinden atmak hukuk devletinin ilke ve kurallarıyla ters düşecektir.

Böylesi bir durum haksızlığa işaret edecektir ki, biz asla dilsiz şeytan olmayacağız, yani haksızlık karşısında susmayacağız.

Değerli Arkadaşlarım,

15 Temmuz'dan sonra milli eğitimin ne hallere düşürüldüğü net olarak anlaşılmıştır.

OHAL kapsamında çıkarılan KHK'lerle, 2011'de kaldırılan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına tekrar geçilmiştir.

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında 18 bin 500 sözleşmeli öğretmenin ataması yapılmıştır.

Önümüzdeki aylarda da binlerce öğretmenin ilave ataması gündemdedir.

Bize göre, atanamayan bir tek öğretmen kalmamalıdır.

Bu çile artık kökten bitirilmelidir.

Üstelik öğretmen sayısındaki azalma da dikkate alındığında atanamayan öğretmen sorunu bütünüyle çözülmelidir.

Fakat sözleşmeli öğretmenlerin mülakat sistemiyle alınması, KPSS'den yüksek puan alan çok sayıda öğretmenimizi de mağdur etmiştir.

Mülakat esnasında sorulan soruların gayri ciddiliği ve siyasi tercihlerin yoklanması oldukça mahsurludur ve infiale yol açmıştır.

Öğretmen alımlarında kayırmacılığın revaçta olması, okul müdürlerinin sözlü sınavla belirlenmesi, torpili olanların öne çıkması milli eğitimi tümden laçkalaştıracaktır.

Hükümetin bu konuda gerekli tedbirleri alarak adalet ve hakkaniyete uygun hareketi zorunluluktur.

Sözleşmeli öğretmenlik güvencesiz bir sistemdir.

Parti olarak;

Sözleşmeli ve geçici öğretmenlerin daimi kadrolara geçirilmesini,

Teftiş sisteminin tek çatı altında toplanmasını,

Rotasyondan kaynaklı sorunların bitirilmesini,

Özür grubu tayinleriyle ilgili sorunların çözülmesini,

Ek ders ücretleri ile eğitim ve öğretim tazminatlarının yükseltilmesini,

Eğitime hazırlık ödeneğinin arttırılmasını,

Öğretmenlerin 3600 ek göstergeye kavuşmalarını,

Terfi sisteminin liyakat ve başarı kriterine göre yapılmasını,

Milli eğitimde yargı kararlarına kesinkes uyulmasını,

Emekli öğretmenlerin beklenti ve taleplerine kulak verilmesini,

Öğretmenlik mesleğinin itibar ve saygınlığının artırılarak, öğretmenlerimizin ekonomik durumlarının layık oldukları seviyelerde iyileştirilmesini bekliyor, istiyor, bunların gerçekleşmesi için var gücümüzle mücadele edeceğimizi samimiyetle ifade ve ilan ediyorum.

Öğretmenlerimizin ek göstergelerinin artırılması, tazminatlarının yükseltilmesi, iki yılda bir derece yükselmesi yapabilmesi ve atanamayan öğretmenler için 50 bin kadro ihdasını öngören kanun teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduk.

Unutmayınız ki, demirin kertiği neyse yiğidin sözü odur. Ve Milliyetçi Hareket Partisi verdiği sözü her zaman tutmuş, yine tutacaktır.

Öğretmenlerimiz,  müsterih olsunlar, Milliyetçi-Ülkücü Hareket her zaman, her şart altında yanlarında olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle yurdumun her köşesinde azim ve sabırla görev yapan saygıdeğer öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü bugünden tebrik ediyorum.

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, ebediyete intikal eden ve terör saldırılarında hayatlarını kaybeden şehit öğretmenlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

Görevlerini yapmış olmanın huzuruyla emeklilik günlerini geçiren öğretmenlerimize hürmetlerimle birlikte uzun bir ömür temenni ediyorum."