Dyt. Güner ERBAY

Otobanım ve sabır

Dyt. Güner ERBAY

  • 2408

Merhaba; sizlere merhaba diyemeden yazımla çıktım karşınıza. Zorunlu olarak böyle oldu. 30 Ağustosta Dedemden başka bir yazı olamazdı. Bir yazılık gecikmeyle başa saralım istiyorum tanışmamızı.

Ben Orman Bölge Şefi olarak çalışmış bir babanın emekli diyetisyen kızıyım. Kastamonu, Araç, İksife (Özbel) köyündenim. Çocukluk ve ilk gençlik dönemlerim Karabük (Yenice, Ovacuma, Eflani) Eskişehir (Kırka) ve Bolu'da geçti. Kastamonu'yu görmek geç nasip oldu.

Ömrümüzün en değerli olan çocukluk devresini Orman İşletmelerinde geçirmek doğa aşkını büyütüyor kalpte. Bu aşkın öteki aşk gibi bir süresi olmuyor çok şükür. Kadın erkek aşkından bahsediyorum. Hani hep derler ya 4 yılmış ömrü! Kim belirledi bu süreyi bilen yok elbette. Ağzı olan konuşuyor cümlesi buraya yakışıyor. Şayet egomuzu pıstırabilirsek onunda bir süresi yok bence!... Anneannem ile dedemin zaman sınırı olmayan aşkı başardıklarına şahitliğim bu inancımın temelinde duruyor... Ninemin ağzından usta lafı çıkarken bir usta daha çıkardı. Marangozdu dedem. Bu iki aşk, yani doğa ve cinsler arasındaki aşk, birbiri ile yarışmazlar, sakin ve uyumludurlar birbirlerine fakat kim ne derse desin aslolan doğa aşkıdır! Doğa aşkını iyice bilenler, öbürüne ömür biçmez zaten. Doğa aşkı, doğduğumuzda ruhumuzda bulunur. Sonrasında yaşadıklarımızla besleyebildiğimiz oranda büyüyüp gelişir, yoksa kullanılmayan her şey gibi küçülür. Diğeri zaten bunun içinden doğar ve onun içinde büyüyüp gelişir. Onun ana rahmi doğa aşkının kendisidir. Aşkın bedendeki karşılık gelen organını kalp olarak biliriz ama bence tek değildir bu organ, iki tanedir onlar. Beyinde dahildir aşka, hatta kalpten bile daha fazla!

Zamanında; kalp ile beyin arasına çoğu insanda olmayan ayrı bir otoban yol yapılmış bana. Bu öyle evvel bir zamanda ki, bu yolun yokluğunu hatırlayamayacağım kadar gerilerde.. Dört şerit gidiş, dört şerit dönüşlü bir otoban. Ormancılar yol yapmaktan anlamak zorundadırlar. Ormanları ve köylerini dünyaya bağlamak gerekir. Eh babamda ömrü boyunca köylere ne çok yol yaptığını anlatır dururdu. Bendeki bu yolun da mühendisi babam olmalı.

Yalanım yok bu ikisi arasında inşa edilen yoldan hem çok çektim, hem de çok yararlandım. Kalp ne söylerse, beyin hayalinin taşıtını koydu önüme. Her türlü kara taşıtına haiziz çok şükür. Tırından karavanına, karavandan minivanına hatta bisikletine kadar, yok yok yani yolumda. Trafik her zaman yoğun vızır vızır, şeritler bol nasılsa! Gidişte, beyinden yeni üretimler kalbe doğru yola koyulur, dönüşte, kalpte kırılanlar beyne yok edilmek üzere geri döner. Geri dönenlerin yerine, çoktan yenilerini yola koyduğu için olsa gerek, beyin dönenleri görmeden, bakmadan paldır küldür yokluk fırınına sallar. Acele acele yoklar onları, sanki üreten kendisi değilmiş gibi. Buraya kadar her şey düzgün görünüyor he mi? Ortada sorun olacak bir durum mevcut değil çok şükür. Gidenler dönenler barış içerisinde, sükunetli, birbirlerine saygılı, sevgili. İyi yani, problem yok.

Çok yok, bekle yok, nasıl yok? Bütün o kalabalık yolda, onca taşıtın direksiyonunda kim var? Hepsi için aynı kalbi çalıştır, ha babam de babam çarptırıp dur. Yolun virajına buzuna göre şekil al, su kaynatmaları tolere et. Uyumadan etmeden, gece deme gündüz deme git de git. Yol aynı yol, ezberlemişsindir zorlamaz sanırsın, ı-ıh o da yok. Canına yandığım yol her bir taşıt için ayrı güzergahlı sanki. Hiç birinin ki diğerine benzemez. Yabancıdırlar gözlerime hep.

Yoruldum bunca senedir, bende bir can taşıyorum nihayetinde... Birgün çekeceğim hepsini yoldan belden, o olacak. Otoban iptal, devre dışı. Yeterse yeter artık, pes diyeceğim demesine ama olmuyor işte... Otobansız yaşamayı bilmeyen Ben; yol yoksa ben de yok diyor kulağıma fısır fısır. Çekiyor restini alelacele. Posta koymayı sever bu böyle ezelden. Eser gürler sindirir beni, üstelik kalbi de kendisine uydurmuş. O da aniden öyle bir burulur ki, gözlerime yeter gücüm. Onlar şıpır şıpır akarlarken, bir bakmışsın berikinin yüzünde gülücükler, ben yine direksiyon!... Aynı numaraları yuta yuta mide kalmadı ona göre. Görürsün yakındır gemileri yakmam. El mi yaman bey mi gösteririm sana! ... Üff hemen de karaları bağlarmış. Tamam bir şey demedim. Hakkını veriyorum, en olmaz denilen bir kaç büyük tırın taşıdığı hülyamız gerçekleşti... Evet, biliyorum, bir kaçtan da fazlaydı gerçekleşenler! Kabul, her türlü yorgunluğa da değerdi onlar... Ne yorgunluğu, dünyaya değerdi her biri itiraf ediyorum. Tamam anladım vazgeçtim. Hiç yakınmayacağım senden. Yolsa yol, son anıma kadar tepip duracağım bu otobanı, sessiz sessiz.

Sevgilerimle

Yazarın Diğer Yazıları