Dyt. Güner ERBAY

Rüyalara dal

Dyt. Güner ERBAY

  • 306

Bugün yılbaşını kutlayacağız. Dünya yeni bir yıla, bu gece onikide girecek. İnsin dayatması böyle. Bir yıldaki günler içinde, yılın başını teşkil eden bir gün var mutlaka. Var olmasına var da, o hangi gün, mesele burada. Doğanın tekrarına denk düşen, başlangıç kabul edilecek zamanın günü, hangi gün.

Doğayı okuyamamış; okusa bile keyfine göre değiştirmiş bir canlıdır ins diyebilir miyiz. Dersek haksızlık eder miyiz? İnsanoğlu çağlar boyunca doğayı okuyamasaydı ayakta kalıp, bugünlere gelebilir miydi, fakat ne olmuşsa, bir şey olmuş, unutmuş okuduklarını. Unutmuştan ziyade, unutturulmuş bile isteye, planlı ve programlı. Günümüz dünyası, unutturulma mevzunun en yoğun gerçekleştirildiği zamanlar maalesef. Beynimize el koyulmuş durumda. Özgür düşünce yok, manipülasyonun dibindeyiz hep birlikte. Bize empoze edilenlerden kaçma yollarımız bir bir kesilmiş. En önemli kesiği ise bireyselleştirme ile gerçekleştirdiler ve bunun adını da birey olma olarak koyup yaldızlı bir paketle önümüze bıraktılar. Hep birlikte canhıraş birey olmaya çalışıyoruz, hedefimiz belirlenmiş durumda. Böylelikle geçmişin kadim bilgileri ile olan bağımız tamamen kesiliyor. Eski devirlerde arenalardaki gladyatör dövüşleri ile, halk oyalanarak, hem dikkatleri buraya çekilmiş, görmeleri gerekenleri görmeleri engellenmiş, hem de korkutularak yönetilmeleri kolay hale sokulmuş. Beyinler böyle uyuşturulmuş, kişilikler pıstırılmış. Bugünün arenaları ise evimizin içine girdiği gibi, elimizin içine avcumuza da koyuldu...

Doğanın yılbaşısının, insin ilan ettiği 31 Aralık gecesi, olma ihtimali var mıdır gerçekten? Bu ihtimal yüzdesi kaç olabilir. Yüzde yüz mü, yüzde elli mi, yüzde sıfır mı? 31 Aralık neden yılbaşı kutlamasının yapıldığı gün olmuş, Google'a sordum. "Roma İmparatoru Jül Sezar'ın MÖ 46 yılında Güneş'i referans alan Jülyen takvimini benimsemesiyle yeni yılın başlangıç tarihi de değişti. Bir yüzü geçmişe diğer yüzü geleceğe bakan, değişimi ve başlangıçları temsil eden Roma tanrısı Janus'un onuruna, onunla aynı adı taşıyan Ocak ayının ilk günü yılbaşı kabul edildi" dedi Google. Janus başlangıcın, geçişin, zamanın, ve kapının tanrısıymış. Anlaşılan o ki her şey Janus'un başının altından çıkmış. İki yüzlü Janus olmasaymış belki doğru bir tarihi belirleme ihtimali olabilirmiş... Bir yüzü geçmişe, öbürü de geleceğe bakınca yeni yıl günü de ona kalmış. Ocak ayına Janus'un adının verilmesi, bu ayın ilk gününün, yılın birinci günü olmasına neden teşkil etmiş, velhasıl tamamen uyduruk bir pagan inanışının düşüncesi ile karar verilmiş!

Zavallı doğa saçını başını yolmasın da ne yapsın şimdi. Bir çok ekinoks günleri varken Janusun yüzleri olayı bağlamış. Yüzyıllardır 21 Mart - 23 Eylül, 21 Haziran - 21 Aralık'ın kemikleri sızım sızım sızlıyor olmalı. 21 Martta gece ve gündüz süreleri birbirine eşitleniyor. Kuzey ve güney yarımkürede aynı zamanda gece ve gündüz yaşanıyor çünkü güneş ekvatora dik geliyor fakat bu günden sonra işler farklılaşıyor. Bizim tarafta gündüzler uzarken diğer tarafta geceler uzuyor. Bizim tarafın kutubu gündüz dönemine girerken diğer taraf geceye giriyor. Taaa 23 Eylül'e kadar tam altı ay süren bir gündüz ve gece. Altı ay gündüz deyince, aklıma da şimdi beyaz geceler filmi geldi. O ne muhteşem filmdi öyle. Balet Mikhail Baryshnikov'un dansları götürüyordu filmi. Bıkmam ben onu seyretmekten. Bir film daha var aklımda böyle yer eden. O da bir balerinin hayatını anlatıyordu fakat ne yazık ki filmin ismi hafızamda yok. O da çok güzel bir filmdi. İki filmi de TV'de seyretmiştim, ikisi de unutamadığım filmlerden. Biz ekinokslarımıza devam edelim. 23 Eylül tarihinde iki yarım küre de bir kez daha aynı anda gündüzü ve geceyi yaşıyor. 21 Haziran'da bizim burada en uzun gündüz 21 Aralık'ta diğer tarafta en uzun gündüz oluyor. E şimdi kuzey ile güney böyle her şeyi tersin tersin yaşarken, doğa kurallarına göre de yılbaşı günü tespiti yapmak, biraz yaşa biniyor hani. Bir tarafta ilk bahar başlarken, diğer tarafta sonbaharın başlaması, aynı küre üstündeki insanlar için, yılbaşı günü belirlemede, kürenin diğer yarısındaki insanlara ister istemez haksızlık olmasına sebep gibi duruyor, fakat yine de, Janusun yüzlerine göre ilan edilenden daha mantıklı duruyor. 21 Aralık yahut 21 Mart tarihi olabilirliliği en yüksek olan günler. Bir mantığı var en azından. Bu mantık, güney kürede yaşayanlar için bile, Janusla mukayese edilince, kabul edilebilecek bir açıklama.

Neyse ne Güner, sana ne. Ne debertleyip duruyorsun mevzuyu. Arı kovanına çomak mı sokuyorsun; insanların doyasıya topluca eğlenecekleri bir günleri var, bırak da rahat rahat yaşasınlar bu günü. Hatta sen de yaşa. Al köy tavuğunu, pişir saatlerce, yap yanına bir iç pilav, hatta az bile olsa suyuna da bandırma, kuruyemişlerini çıkar zuladan, yaş pastanı da derin dondurucudan; bu gece de kalorilerin dibini gör, sonra aç müziğini salonda, tepin tepinebildiğince küçüklünle birlikte. O uyuyunca geç kendi yerine, pencerenin önüne, en sevdiğini yap; bak dışarıdaki hayata, aya, yıldızlara, onlar yoksa kara bulutlara yahut lacivert gökyüzüne, seyret alemi. Sonra yatsıyı kıl, Allah'tan iyi, güzel, sağlıklı bir yıl dile, yatıp uyu, dal rüyalara.

Sevgilerimle

Yazarın Diğer Yazıları