Sosyal doku hızla bozuluyor!.. Bizim jenerasyonda veya daha öncelerinde kayıtlı olmayan ama genel kabul gören güzel adet ve örflerimiz yerle bir oluyor! Sevgi, saygı, yardımlaşma, dürüstlük gibi!
Her şey para, her şey suistimal, her şey çıkar!
İki çarpıcı örnekle hem kınadığımı, hem de olmaması gerektiğini düşünerek kamuoyu bilsin istedim. Malum, gündemden pek düşmeyen Diyanet ve açıklamaları her yerde var! Özellikle artık bütçeden aldığı pay birkaç Bakanlığı sollarken, mevcut hocalarda camilerde yardım paraları toplamaktan bıkmıyorlar! Dürüstlüğün timsali olması gereken hocalara ne yazık ki güven yok! Dini hizmetler için aldıkları paralar yasal değil, hakları değil ama mevzu para olunca kimsenin umurunda değil.
Cenaze, mevlid, düğün, nikah gibi dini vecibelerde bulunan hocalar para almaya devam ediyorlar! Üstelik görev bölümü bile yapıldığı belirli yerlere belirli hocaların gittiği, bu hizmetlerin karşılığında hatırı sayılır kazanç elde ettikleri rivayet edilir!
Milleti para vermeye mecbur bırakan hocaların durumunu 19.08.2020 yılında Kastamonu müftülüğüne sormuştum ve gelen cevap aynen şöyleydi. "Hassasiyetinizden dolayı teşekkür ederiz. Bahsettiğiniz hususlarla ilgili; Cami görevlilerimizin görev mahallinde ikamet eden vatandaşlarımıza din hizmeti sunmak ve belediye tarafından cenaze hizmeti verilmeyen yerlerde, cenaze ile ilgili gerekli dini vecibeleri yerine getirmek görevleri arasında sayılmıştır. Bilgilerinize sunulur."
Rivayet değil gerçek 'alan razı, veren razı olunca' devran böyle gidiyor!
Üstelik ATATÜRK düşmanlığı yaparak veya adını anmayarak topluma unutturma görevini kim verdi?
Cenaze defin sırasında okunan dualarda herkes için dua eden hoca ülkenin kurucusu, cumhuriyetin mimarı, bu günleri onlar sayesinde yaşadığımız ATATÜRK ve silah arkadaşlarına bir duayı çok görüyorlar. Bilerek ve kasıtlı!
Müftü Bey, dikkatinizi çekerim, bu yanlışa mani olun. Çünkü hepimizin, istisnasız her sülalede, Atatürk’ün silah arkadaşı, şehit veya gazi dedelerimiz vardır. Kimse 'yok' sayamaz, hainlik yapamaz, yapmamalıdır!
Din görevlilerinin bağlı olduğu sendika var, hem müftülük, hem de sendikadan bu konuda cevap verilmelidir!
SARI SENDİKACILIK BUDUR!
Türkiye’de sendikaların pasif, güçsüz ama ağalarının lüks içinde yaşadığı gerçeğini kimse inkar edemez! Bunun çarpıcı örneğini gözlerimle görünce, bildiğim halde şaşırmadım desem yalan olur!
Yol-iş sendikası 1 nolu Şube Başkanı Mehmet Çelik, CHP İl kongresine tek çelenk gönderen kişi, ve orada parti ileri gelenleri ile sıkı fıkı olmanın gayreti içinde gördüm.
Ki; bu Mehmet Çelik, Yol-İş kongresine davet ettikleri siyasi parti başkanlarına 'Hoş geldiniz' demesi gayet olağan ve olması gereken iken, CHP İl Başkanı (o zamanki) Hikmet Erbilgin’e hoş geldin dememiş tepki almış, basında çıkmıştı. Yadırgadığım ve bir de gazeteci sıfatıyla kendisine sorayım 'aslı var mı?' diye aradım ve sordum.
"Şekerim düştü" demişti bana!.., daha sonraki günlerde de CHP’ye giderek 'özür' dilediği yazılmıştı!
Sayın Hasan Baltacı Belediye Başkanlığını kazanınca nedense durum hemen değişti!
İşte 'Sarı Sendikacılık' budur!
BAŞKENT ELEKTRİKTEN SES YOK!
Malum, daha önceki yazılarımın birinde Başkent Elektrik, mahallelerde havai hatla dağıtım yapılan 'alçak gerilim' hatlarının yer altına alınması için bir proje geliştirilmelidir demiştim.
Ne kadar haklı olduğum o zamandan beri daha net ortaya çıktı. Hava şartları biraz ağırlaşınca elektrik kesintileri, arızalar, saatlerce elektrik gelmesini beklemeler başladığını yaşadık. Başta en çok nüfusu olan Kuzeykent Mahallesi olarak!
Başkent elektrik firmasının hatası nedeniyle milletin maddi ve manevi eziyet çekmesi yanlıştır. Bilhassa asansör kullanılan binalarda büyük sıkıntı oluşturmaktadır.
Bir açıklamayı hepimiz beklemekteyiz. Bu konuyu aydınlatın Başkent Elektrik.
