Gelişmiş ülke insanlarının başarısındaki en büyük faktör okumaktan geçmektedir.
Okuyan insan sorgular, merak eder, sonrasını düşünür, zeka düzeyi artar, mukayese ve analiz yapma yeteneği artar.
Haliyle bir toplum böyle olursa gelişime, değişime ve kalkınmaya süratle katkı sağlar, zenginleşir ve refaha ulaşır.
Ülkemizde genel okur/yazarlık oranı yüzde 5'lerden yüzde 95'lere çıkmıştır ama bu demek değildir ki okuyan bir toplumuz. Okuyan değil, okur/yazar olan toplumuz!
Kahve ve lokallerde kağıt, okey oynamasını severiz! Bir de bunun yancılarını düşünürsek, saatlerce masadan kalkmadan zaman geçiririz ama bilgimize, öğrenmemize hiçbir katkısı yoktur.
Burada geçen sürenin beşte biri kadar bir zamanı okumakla geçirebilsek, inanın bu toplum çok farklı olur. Adeta herkes 'Bilim insanı' gibi bilgili olur. Bilgili olan toplum daha az hata yapar, doğru teşhislerde bulunur ve araştıran, soruşturan bir mantığa ulaşır. Bu da ülkenin ilerlemesine ivme kazandırır.
Kitap okuma hakkındaki çarpıcı istatistikler gerçekten çok acı ve neden geri kalmış ülke olmamızın adeta belgesi.
Japonya’da toplumun %14’ü.
Amerika’da %12’si.
İngiltere ve Fransa’da %21’i düzenli kitap okumaktadır.
Bir Japon vatandaşı yılda ortalama 25 kitap, bir İsviçreli 10 kitap, bir Fransız yılda 10 kitap okurken; bir Türk vatandaşı ise 10 yılda ancak bir kitap okumaktadır!
Tek gururumuz, 'Dünyada en çok kitap okuyan kişi kim?' sorusunun cevabı bir Türk.
Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde hayatını sürdüren ve 4 ayda bin elliüç (1053) kitap okuyarak GUİNNESS REKORLAR KİTABINA giren 9 yaşındaki Mahir Atabey Türk için "En çok kitap okuma" rekoru sertifika töreni düzenlenmiştir.
Demek ki, öğrenmek için okumamız gerek, bilmemiz için, kendimize güven gelmesi için, kültürlü olmak için okumak gerek. Okumanın yaşı yoktur. Dünya okyanuslardan daha fazla bilgiler ile doludur. Bilgi sonsuzdur, ne kadarını öğrenirsek o kadar bilgi seviyemiz artar.
Demek ki neymiş?.. Okumamız gerekiyormuş. Haydi okumaya.
