Murat ŞENGÜL

İmam mı hırsız? Kur'an mı öksüz?

Murat ŞENGÜL

  • 4555

Vaktiyle Anadolu'da bir köyde takvalı, temiz ahlaklı bir imam varmış. Kısa bir zaman sonra imam köy halkı tarafından o kadar çok sevilmiş ki, ramazan ayı gelince de köy halkı sırasıyla imamı iftara davet etmişler.

Sıra komşunun iftar davetine gelmiş. Evin hanımı bir miktar birikimi olan parayı saklaması için kocasına vermiş. Adam da parayı alıp hemen şöyle sehpanın üzerine bırakmış. İmam davete icabet edince iftarlarını açmışlar, akşam namazını evde kılmışlar. Yatsı namazını da kılmak üzere imam ve evin beyi birlikte camiye gitmek için evden ayrılmışlar.

Tabi evin beyi yatsı namazını kıldıktan sonra hemen eve dönmüş. Sehpanın üzerine koyduğu para gelmiş aklına. Sehpanın üzerine bir bakmış ki para yok. Hemen hanımına sormuş. Hanımı da demiş ki; Parayı senle ben almadığımıza göre bu parayı evimizde bir kişi vardı o da imam, demek ki parayı imam aldı. Bunu duyan evin beyi hocadan öyle soğumuş öyle soğumuş ki ne eski muhabbeti ne eski sevgisi kalmış, hatta hocayı gördüğünde selam bile vermez olmuş. Bir ara düşman nazarıyla bile bakmış hocaya.

Gel zaman git zaman sonra diğer ramazan gelmiş. Bir sonraki ramazan ayı köy halkı sırasıyla hocayı iftara davet ederek ağırlamışlar. Sıra yine bizim komşuya gelmiş. Parası kaybolan bu komşu tereddüt etmiş acaba hocayı çağırsak mı çağırmasak mı diye. Hoca hırsız ya hanımı da demiş ki kocasına. Bey belki hoca para lazım olmuştur diye almıştır utanmıştır belki bize söylemeye. Gel biz şeytana uymayalım, nefsimize terbiye edelim, nefsimize yenilmeyelim, hocayı iftara davet edelim. Beyde şöyle bir düşünmüş sonra da tamam hocayı davet edelim demiş. Hocayı davet etmişler. İftarlar açılmış, çaylar içilmiş.

Ev sahibi hocaya dönüp hocam herhalde size karşı bir senede ne kadar soğuk olduğumuzun farkındasınızdır demiş. Hocada evet farkındayım ama sebebini bilmiyorum ve sebebini öğrenmekte isterim demiş. Kusuruma bakmazsanız geçen sene ramazan ayı iftarımızda sehpanın üzerinde bir miktar para vardı hocam, cami dönüşü bir geldim ki eve hatırlarsınız değil mi? O gün bu evde bir siz bir ben bir de benim hanım vardı. Cami dönüşünde bir geldim ki parayı göremedim sehpanın üzerinde. Ben almadığıma göre karım almadığına göre bu parayı siz aldınız hocam. Bunu duyan hoca çok üzülmüş, hatta ağlamaya başlamış. Ev sahibi de hocanın ağladığını görünce hocayı teselli etmeye başlamış. Hoca demiş ki ben sizin beni hırsızlıkla itham etmenize ağlamıyorum şu an, sakın yanlış anlamayın, ben şurada asılı duran Kur'an için ağlıyorum. Zira o gün pencereden esen rüzgar sehpanın üzerindeki paraları yere savurduğu için ben de onları topladım. Kur'an'ın içine sakladım, ama siz bir yıl içerisinde Kur'an'ı hiç açmadığınız için o parayı göremediniz. Ben sizin beni hırsızlıkla itham edişinize ağlamıyorum, yine söylüyorum ben bu Kur'an'ın öksüz oluşuna ağlıyorum.

Evet dostlar, imam mı hırsız, Kur'an mı öksüz, kalbimize soralım, yine söylüyorum; İmam mı hırsız Kur'an mı öksüz.

Kalın sağlıcakla...

Yazarın Diğer Yazıları