Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ

Ne yapsan yanlıştı

Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ

  • 861

İnsan ilişkilerin temel noktası karşılıklı iletişimden geçer. Tek sorun iyi iletişimdir. İşler bir şekilde yürür ama asıl sorun ilişkileri yürütebilmektir. Kötü olan her şey, yolunda gitmeyen her ilişki zamanla içinden çıkılması zor bir alana dönüşür. Kötü olan her şey de insanı hasta eder.

Mutsuzluğa giden yolun ilk adımı ise istek ve beklentilerin net olmadığından kaynaklanmaktadır. Ayrıca insanı yalnızlığa sürükleyen bir etken de güvensiz ilişkilerdir. Dengeli olmayan ilişkiler ve tek taraflı duygusal bağlanmalar kişiyi değil aynı zamanda karşı tarafın yakınlarını da olumsuz etkiler. Tek taraflı ilişkiler uzun sürmez. Biz olamama korkusu, kuşku ve yalnız kalma korkusu insanı mutsuz, huzursuz ve tedirgin eder. İnsanın en büyük ihtiyaçlarından birisi de duygusal yakınlık kurabileceği, güvenebileceği bir dostun var olmasıdır.

Mevcut ilişkinin yetersiz olduğunu düşünmek ise, insanı farklı arayışlara iten duygunun ilk adımıdır. İlişkiler yolda yürümeye benzer; sorunsuz bir yaşamınız varsa düz yoldasınız demektir. Kimse size karışmaz, ne yapmanız gerektiğine dair akıl vermez, yol göstermeye kalkmaz, gönlünüze göre yaşarsınız. Çamurlu bir yoldaysanız eğer, yaptığınız her şey kirlenmeye açıktır. Sadece sizin sorunlarınız değil başkalarının sorunları da sizi uğraştırır. Her yandan lekeler gelir, tıpkı yağmurlu havalarda yanımızdan geçen araçların çamur sıçratması gibi, herkes işinize karışır, herkes akıl vermeye başlar. Ne yapsanız, ne yapmışsanız yanlış yapmış olursunuz. Sizin yanlışlarınız başkalarının sohbetlerine konu olur, hoşlarına gider, hatta kendi yaşamını örnek gösterip bir nevi kendisinin daha akıllı olduğunu göstermeye çalışır.

Karı koca arasındaki kavgaların, sonu bitmek bilmeyen tartışların o evde yaşayan herkesin sağlığını yakından ilgilendirir. Kavga ve gürültü insanın sinir sistemini bozar, stres hormonlarını daha fazla çalışmasını hızlandırır, kalp sağlığına zarar verir. Asıl sorun, aynı konular üstüne uzun süre tartışmaların, sert davranışların sürekli devam etmesidir. Tartışma sonunda yine de çözüm üretilemeyip, sorunun ötelenmesi, en az bir kırgınlıkta yeniden dile getirilmesi ilişkilerin çıkmaz bir yola girmesine neden olur.

Evlilik hayatında mutluluk bireysel değildir. Tüm aile mutluysa mutlu olunur, değilse herkes mutsuzdur. Evdeki olumsuz her şey iş hayatına yansır. İş yerinizin kapısından girerken çantanızı bir yere asar gibi evdeki sorunlarınızı bir yere bırakıp çalışmaya devam edemezsiniz. O sorun, aklınızın bir köşesinde sürekli nöbetteymiş gibi bekler. Evdekiler mutsuzken sizin tek başınıza mutlu olmanız asla mümkün değildir. Ne kadar profesyonel olursanız olun, sonuçta bir makine değil, bir robot değil, insansınız…

Nerede hata yapıyorum, neyi eksik neyi fazla yaşıyorum diye kafa karıştıran sorular her zaman insana fayda değil fazla zarar verir. Çünkü içinde yaşadığımız gün, geçmişte yaşadıklarımızın sonucu. Hiç kimse bir başkasına bir şey öğretemez, öğrendiklerimiz sadece ve sadece kendi aklımızın görebildiği kadardır. Burada en önemli nokta, her şey olması kadar olmalıdır. Fedakâr olmak, sürekli her isteği yapmak ilişkilerin bitmesini hızlandırır. Fedakâr olmak, karşı tarafı borçlu bırakırken, sizi alacaklı hale getirir. Duygusal bağlılık yerini alışverişe bıraktığında birdenbire ilişkiler değişir.  Duygular tam tersine döner. Bugün iyi olan ertesi gün kötü olur. Yapılan her şeyin fazlası her iki tarafı da mutsuz eder. Birisi senin için neler neler yaptım derken, diğer taraf bunları kabul etmez, ben istemedim ki sen yaptın, diyebilir. Çünkü aşk, borç alacak ilişkisinde yürümez…

Ne yapsan yanlıştı onlara göre,
Aslında yapılan her şey, yaşanması gerekendi.
Ve belki de yapacak fazla bir şey yoktu, olması gerekeni yaptınız sadece.
İyi ki de yaptınız, bu sizin yaşamınız, siz karar verirsiniz..

Yazarın Diğer Yazıları