Selahattin DEMİREL

Evde kalamamak!

Selahattin DEMİREL

  • 364

Yazmanın, bir şeyler söylemenin ağır sorumluluk gerektirdiği bir zamandayız. En kolayı, karamsarlık ve keder veren haberleri bir kez daha ortaya sürüp insanların yaşama sevinçlerini çalmaktır!

Allah aşkına! Dün akşam itibariyle virüse verdiğimiz kurban sayısını yazımdan mı öğreneceksiniz?

Ya da ülkemiz bu hâldeyken ticari hesaplara asla ara vermeden İstanbul’a “çılgın” bir kanal açacak ihaleyi maskeleriyle yapanları bir de ben mi söylemeliyim size?

* * *

Ekonomik açıdan zaten kötü gidiyorduk, bu salgından sonra biraz daha fakirleşeceğiz, bilmiyor musunuz sanki?

E ne yapalım, ağlayıp karaları bağlayalım mı? “Evde kal” uyarısına rağmen mecburiyetten işinin peşine düşmek zorunda kalan insanlarımızı görmüyor muyuz?

Her gün evinden çıkarken cepheye gider gibi evlatları ve ailesiyle vedalaşanları duymuyor muyuz? Yoksa biz de o durumda mıyız?

Bunu yaşayan bir tır şoförü hakkında “Evde kal Türkiye” uyarısını eleştirdiği için “Kanunlara uymamaya teşvik” suçundan işlem başlatılmış. “Çalışmasam ekmek yok. Elektriğimi, suyumu, kiramı ödeyemem.” diyen tır şoförü eleştirilerinde ne yazık ki haklı!

Bir mecburiyeti olmadan dışarıda gezenlerde, kendini izole etmeyenlerde, hatta vaziyetle dalga geçercesine 80 kişilik mangal partisi yapanlarda hiç kabahat yok mu peki?

Neredeyse ailesiyle helalleşerek evinden çıkan yurttaşlarımızla ilgili bir şey söylenmiyor, değerli büyüklerimiz her “virüs” sözünün ardından “üretime devam” vurgusu yapıyor. Üretim tabii ki önemli ama insaniyeti kaybetmeden!

Hekimlerin çoğunun, katı izolasyon önerdiği bir ortamda keyfinden evinde kalmayanları eleştirirken yüreği evde, kendisi işte olanların “Evde kalın demek yetmez, yasal düzenlemeyle güvence verin!” sözlerini de görmezden gelmeyelim!

* * *

Pazartesi akşamı ilan edilen Milli Dayanışma Kampanyası’yla ihtiyaç sahibi yurttaşlarımıza ulaşılacağını ümit ediyoruz. “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin!” sözünü zor da olsa gerçekleştirmeye çalışırken herkes kendi yakınında bulunan ihtiyaç sahibini bulmasın mı peki?

Virüs tedbirleri nedeniyle işinden olan, dükkân kapatan insanlarımız var. Devlet-yurttaş iş birliğiyle bu zor günlerin içinden çıkmaya çalışacağız.

Dikkat ettiyseniz özellikle Elazığ Depremi’nden sonra devletin başlattığı yardımlara karşı yapılan eleştiriler, bu yardım kampanyasından sonra da kendini belli etti.

Özellikle ülkemizdeki sığınmacılara harcandığı söylenen 40 milyar dolarla kıyaslama yapılmaya başlandı. Bu konularda niye hep vatandaştan beklenildiğini soranlar çoğaldı.

Felaket zamanlarında bile bir ve beraber olamamanın vebali büyüktür. İnsanlarımız şüphe ve eleştirilerinde haklıysa bu meseleyi idarecilerimizin dert edinmesi gerekir.

Televizyonlara “Evde kal” güzellemeli reklam veren kuruluşlar virüsün bile ticaretini yaparken “Milli Dayanışma” içinde yer alacaklar mı, göreceğiz.

Göreceğiz diyorum çünkü satış patlaması yapan maskelere inat herkesin gerçek yüzünün kolayca belli olduğu bir süreçten geçiyoruz. Yani her şey çok net belli oluyor artık. Şovla samimiyet birbirinden hemen ayrılıveriyor!

Başta değindiğimiz fakirleşme gerçeğinden değil, virüs salgınının yakın zamanda atlatılamamasından endişe edelim şimdilik. “Allah’tan yalnız sağlık isterim!” duasının önemini bir kez daha hatırlayalım.

* * *

Hasan Hüseyin Korkmazgil’den bir şiirle:

“gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
evler yemen türküsü
sokaklar seferberlik
öyle bir gariplik ki
öyle bir tedirginlik
yaz başında güz sonrası
...
ne dal kaldı ne tomurcuk
yerden yere çaldı otları ağaçları
insan yüzlü bir korkuluk
üşüdüm dünyalarca
baskın yemiş bir kent gibi üşüdüm
sergen etti filizleri sapsarı bir karanlık
bahardan kışa düştüm…”

Yazarın Diğer Yazıları