Zilkale'de bulutların üzerinde piyano resitali

Doğu Karadeniz'deki en eski kalelerden olan Zilkale önemli bir sanat etkinliğine ev sahipliği yapıyor.

  • 1681
Zilkale'de bulutların üzerinde piyano resitali
TAKİP ET Google News ile Takip Et

"YAĞMUR VE BULUTLARIN ÜLKESİ"NDE MÜZİK VE TARİH BULUŞUYOR

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesi Fırtına Vadisi’nde bulunan kesin yapım tarihi bilinmemesine karşın önemli bir ticaret yolunun üzerinde olması nedeniyle sürekli kendini yenileyerek günümüze ulaşan Doğu Karadeniz’deki en eski kalelerden olan Zilkale önemli bir sanat etkinliğine ev sahipliği yapıyor.

31 Mayıs Cuma günü saat 19.00’da başlayacak etkinlikte Piyano sanatçısı Tuluyhan Uğurlu’ya, kemanıyla Doğukan Çokşeker ve kavalıyla Murat Toraman eşlik edecektir.


ZİLKALE’DE BULUTLARIN ÜZERİNDE PİYANO RESİTALİ

Piyanosunu 2150 metrede Nemrut Dağı’na taşıyarak, doğu ve batı kültürlerinin kardeşliğini vurgulayan piyanist Tuluyhan Uğurlu, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde, 2000 yıllık bir tarihi yapıda,  Zilkale’de “bulutların arasında” unutulmaz bir konser vermeye hazırlanıyor.

Çamlıhemşin-Zilkale’de 31 Mayıs akşamı gerçekleşecek konser gün batımında başlayacak ve gecenin ilk saatlerine kadar sürecek. Rize Valiliği ve Çamlıhemşin Kaymakamlığı tarafından Rize ve Çamlıhemşin’in tanıtımı amacıyla düzenlenen konserde Tuluyhan Uğurlu’nun piyanosuna kavalda Murat Toraman, kemanda Doğukan Çokşeker eşlik edecekler.

Karadeniz sahilindeki “cennet”, yeşilin ve mavinin tüm tonlarını dört mevsim görebileceğiniz, üzerine kar yağan çay tarımının yapıldığı dünyadaki tek ülke: “Yağmur ve Bulutların Ülkesi Rize” Ve 2000 yıl öncesinden bugüne ulaşan 750 metre yükseklikteki gözetleme kalelerinden biri: Zilkale… Çevresi dağlar ve ormanlarla kaplı saklı bir cennetin içindeki sığınak…

Tuluyhan Uğurlu, Çamlıhemşin Zilkale’de vereceği konserin önemini şöyle vurguluyor:

“Nemrut’ta Doğu ve Batı kültürlerinin kardeşliğini anlatmıştım. Çamlıhemşin-Zilkale konserinde ise doğa ile insanın rekabetini, uyum içinde yaşayışını anlatmaya çalışacağım. Benim gibi dağları, dağların zirvelerini ve yeşili her şeyden çok seven bir sanatçı için Çamlıhemşin’i anlatmak dünyanın en büyük mutluluğu… Burada doğa kendi kurallarını koymuş, insanı kıskandıran güzelliği ile dört mevsimi yaşıyor ve yaşatıyor. Karadeniz insanı ise, doğanın kuralları içinde yaşamaya ve kazanmaya çalışıyor. Sık orman bölgesinin içinde bulduğu her bir boşluğa çay dikiyor, neredeyse 90 dereceye varan arazilerde korkmadan, şikâyet etmeden tarım yaparak ekmek parasını kazanıyor. İşte bu nedenle Karadeniz insanı kararlı, aceleci, sorumluluktan gelen haklı öfkesiyle biraz sinirli ve bu zorluklar içinde neşe ile eğlenmeyi biliyor. Çamlıhemşin-Zilkale konserinde müziğimle Karadeniz’de insanın doğa ile uyumunu anlatmaya çalışacağım.” dedi.

ÇAMLIHEMŞİN

Eşsiz doğası, birbirinden güzel şelaleleri, buzul gölleri, coşkuyla akan dereleri, sisli vadileri, öbek öbek yaylaları, asırlık konakları, taş kemer köprüleri ve kaleleri, otantik serenderleri, çay bahçeleri ve sıcak insanlarıyla yemyeşil bir düş dünyasıdır Çamlıhemşin. Rize’ye 64 kilometre uzaklıkta, Fırtına Vadisi’ndeki bu şirin ilçe, Rize ve Doğu Karadeniz bölgesinin en gözde turizm merkezidir.

Rize’nin denize sınırı olmayan ilçelerinden biri olan yerleşim, 699 km²lik bir alanı kaplamaktadır. Çamlıhemşin’in en yüksek dağları 3937 metrelik Kaçkar ile 3709 metrelik Verçenik zirvesidir.  İlçe sınırlarında jeomorfolojik olaylar sonucu oluşmuş irili ufaklı birçok buzul gölü vardır. Bunların en büyükleri Ambar ve Deniz gölleridir. Bölgenin yüksek dağlarla çevrili olması kar sularının erimesiyle oluşan Palovit, Kavron, Avusor, Tar, Yukarı Şimşir, Durak, Hala, Çat vb gibi birçok derenin varlığının ana kaynağıdır. Çat ve Hala derelerinin birleşmesiyle oluşan Fırtına Deresi bölgenin en önemli akarsuyudur.. Eski ismi Vicealtı olan Çamlıhemşin, 1960 yılında ilçe statüsüne yükselmiştir.

KAÇKAR DAĞLARI MİLLİ PARKI

Türkiye’nin en yüksek 5. dağı unvanını taşıyan Kaçkar zirvesinin de içinde yer aldığı Kaçkar Dağları Milli Parkı, Çamlıhemşin ilçesinin büyük bir kısmını kapsamaktadır. 1994 yılında milli park ilan edilen bölge, 51.550 hektarlık bir alana yayılır. Bölgenin Milli Park statüsü kazanmasının en önemli nedeni; Kaçkar Dağları’nda bulunan buzullar ile (Ağrı ve Hakkari buzullarından sonra ülkenin 3. büyük buzulu) Fırtına Deresi ve Hemşin Deresi vadilerinin zengin flora çeşitliliğidir. Dünyanın en büyük şimşir ormanları ilçe sınırları içindedir.

ZİLKALE (Zirkale, Aşağı Kale)

Doğu Karadeniz ile Anadolu platosunun kuzey bölümünü birbirinden ayıran Kaçkar Dağları üzerinde birçok geçit (aşıt) bulunur. Eski göç ve ticaret yolları üzerindeki bu geçitlerin Çamlıhemşin sınırları içerisinde kalanlarını; Hızarkapı, Kırmızıgedik, Baber (Babur, Çengovit, Bulut), Körahmet (Çaymakçur), Naletleme, Kavron, Davalı, Hodaçur, Kale, Tatos, İspir Kapısı, Çirmaniman, Baltaş ve Başhemşin olarak sıralayabiliriz. Bölgedeki ticaret yolları üzerinde gözetleme ve savunma amacıyla inşa edilen birçok tarihi mekan yer almaktadır. Bunlardan biri de geçmiş çağlardan kalan görüntüsüyle Zilkale’dir. 

Zilkale; Kale-i Bala-Ciha Kalesi-Pazar Kız Kalesi-Rize Kalesi’nden oluşan dört önemli haberleşme merkezi arasında kilit bir noktada yer almaktadır. İlçe merkezinin 15 km güneyinde, Fırtına Deresi’nin batı yamaçlarındaki sarp bir kaya kütlesinin üzerine kurulan kalenin tarihiyle ilgili farklı görüşler ileri sürülmektedir. Antikçağ coğrafyacılarından Strabon, Pontus Kralı Mithridates’in, M.Ö. 66 yılında Roma ordularına yenik düşmesinin ardından, Trabzon ve Bayburt’un doğusundaki Armenia bölgesine doğru çekilirken Doğu Karadeniz’de savunma ve stratejik amaçlı 72 adet kale inşa ettirdiğini söyler. Bu yoruma göre Zilkale’nin o döneme tarihlendiği ve ilk halinin ahşap mimari tarzda olduğu düşünülebilir.


Bölgenin Bizans hakimiyetine geçmesinin ardından, imparator Iustinianos (M.S. 527-565), Doğu Karadeniz ve Kırım bölgesinde hakimiyet kurmak ister. İpek ve baharat yolu ticaretini denetim altına almak için Rize Kalesi’nin iç kale bölümünü onarırken, doğu güzergâhında bazı yeni kaleler inşa ettirir ve mevcutları sağlamlaştırır.

Bu dönemin ardından uzunca bir süre bölge askeri hareketliliğini yitirir, ancak ticari açıdan hala önemini korumaya devam eder. 1073’te Selçukluların öncü kuvvetleri olarak Türk akıncıları gelip Trabzon ve çevresini ele geçirirler. Ancak sayıları az olduğundan ve ordunun büyük kısmı Malatya civarında bulunduğundan, 1075’te Theodore Gavras tarafından geri püskürtülürler.

1204 yılında Trabzon merkezli Komnenoslar Devleti kurulur. İslam tarihi profesörü Anthony Bryer, Zilkale’nin Trabzon İmparatorluğu döneminde Komnenoslar veya Hemşin Lordu Arhakel tarafından 12. yüzyılda yaptırıldığını tahmin etmektedir. Kale, 1461’de Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilinceye kadar Komnenosların yönetiminde kalır. Bizans döneminde doğu yönünden gelebilecek tehlikelere karşı bir gözetleme kalesi olarak kullanılan Zilkale, Osmanlı döneminde ticari ve askeri açıdan önem taşıyan doğu yolunun gözetlenmesi ve ticaret kervanlarının konaklaması amacına hizmet etmiştir.

1461’de Trabzon’un fethinin ardından bölge Osmanlı egemenliğine geçer ve Balkanlardan getirilen Türk birlikleri buraya yerleştirilir. 1520 tarihli Osmanlı tahrir defterinde Zilkale hakkında bilgiler yer alır. Kalede görev yapan askerlerin ve diğer memurların varlığı bu belgelerle sabittir. Kalenin Osmanlı döneminde askeri amaçlı olarak kullanıldığına dair bir başka kanıt da, kalede bulunan ve bugün Trabzon Müzesi’nde sergilenmekte olan iki adet döküm el topudur. Zilkale 2008-2010 yılları arasında onarılır ve ziyarete açılır. 2012 yılında Çamlıhemşin Kaymakamlığı tarafından çevre düzenlemesi yapılarak bugünkü görünümüne kavuşur.

Kalede tüfekler, kamalar ve askeri mühimmat, günlük yaşamda kullanılan hızar, balta gibi el aletleri ile testi, küp, düz ve çukur tabaklar bulunmuştur. Testi ve küpler pişmiş topraktan, tabak ve diğer mutfak gereçleri bakırdan imal edilmiştir. Kalenin içme suyu yaklaşık 700 metre aşağıda bulunan dereden sağlanıyordu. Ayrıca küçük bir su deposu inşa edilmiş ve yağmur suları burada biriktirilerek kullanılmıştır. Bu su deposunun mutfak ve banyoya yakın olması, suyun içme suyu olarak değil mutfak ve banyoda kullanılmak üzere biriktirildiği fikrini uyandırmaktadır. 

Günümüzdeki taş temelli kale formu, dış surlar, orta surlar ve 4 katlı olan iç kaleden meydana gelmektedir. Giriş kapısı 3.78 metre boy ve 1.75 metre genişliğe sahiptir. Kapı duvarlarının kalınlığı ise 1.70 metredir. Kapının iç yanında kapı arkası sürgü boşlukları bulunmaktadır. Ölçülerinden anlaşıldığı kadarıyla bu kapıdan yüklü katırlar ve kervanlar girmiş yapmış olmalıdır.