Kastamonu'da Ecdada Büyük Saygısızlık

Kastamonu'da Dede Sultanın türbesi, kazan dairesine çevrildi.

  • 1959
Kastamonu'da Ecdada Büyük Saygısızlık
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kastamonu’da ecdada büyük saygısızlık

Kastamonu’da 6 asır önce yaşadığına inanılan ve adını taşıdığı hamamın arkasında bulunan Dede Sultan’ın türbesi, odunlukla birlikte kazan dairesine çevrildi.

Kastamonu’nun İsfendiyar Mahallesi’nde Sinanbey Cami karşısında 532 yıllık olduğu tahmin edilen Dede Sultan Hamamının arkasında bulunan Dede Sultan’ın kabrinin bulunduğu oda, kazan dairesine çevrildi.

Tarihi öneme sahip ve bir dönem Candaroğulları Beyliği tarafından Kastamonu’da şehrin yönetildiği dergah, zamanla kaderine terk edildi. Bakımsızlıktan çürümeye yüz tutan hamam ve türbe, yakın bir zamanda birkaç defa restorasyonu için ihale aşamasına gelmesine rağmen restorasyonu başlatılamadı. Bakımsızlıktan dolayı şehrin içerisinde harabe bir görüntüyü andıran ve adını Dede Sultan’dan alan türbe ise, kazan dairesine dönüştürüldü. Türbenin hemen yanında, odunlarla kömürler bulunuyor. Kazan dairesine atılan kömür ve odunlar nedeniyle oluşan yoğun dumandan dolayı etrafı is bastı. Türbenin yakınında oturan komşular, türbenin bu halde olmasından dolayı büyük üzüntü duyduklarını belirterek, içerisinin son derece kötü olduğunu ve en kısa sürede restore edilmesi gerektiğini söylediler. ‘Evliyalar Şehri’ olarak bilinen ve 17 bin evliyanın yaşadığı Kastamonu’da vatandaşlar, türbenin kazan dairesine çevrilmesine tepki gösterdiler.

Dede Sultan Hamamının ve Türbesinin daha önceden yıkıldığını belirten Hamdi Nar (70) ise, “Daha sonra buraya temsili olarak bu mezarı buraya koydular. Bazen buraya tarihi olarak gelenler oluyor, bakıyorlar buraya. Burasının bu şekilde olması hoş değil. Berbat içerisinde bulunuyor. Buralar canlandırılsın. Bu, temsili olarak kondu ama nerede yattığını bilmiyoruz, belki de mezarı buradadır. Burası hamam, küllük. Burasını bakımlı olmasını istiyoruz. Bu dumanın, isin içerisinde olmamasını istiyoruz” dedi.

Bir rivayeti de paylaşan Hamdi Nar, şöyle konuştu: “Rivayete göre, burayı işleten adam, zarar ediyormuş. Daha sonra buraya birisi gelmiş ve çalışmaya başlamış. Odun yakmadan adam kar elde etmeye başlamış. Daha sonra adama sen burada ne yapıyorsun diye soruyorlar. Fakat adam bu sırrını saklamış ama yoğun baskı görünce sırrını açıklamış. Suyu mum ışığıyla ısıttığını söylüyorlar. Ondan sonrada ölünce burada kalmış diyorlar”

“DEDE SULTAN, 6 ASIR ÖNCE KASTAMONU’DA YAŞADI”

Kastamonu’nun tarihi, kültürel ve siyasi noktalarında çok önemli kahramanlarının, liderlerinin, önderlerinin ve bir takım manevi değerlerinin bulunduğunu belirten Kastamonu Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cevdet Yakupoğlu, “Bunlardan biriside Candaroğulları döneminde yaşamış Dede Sultan’dır. Dede Sultan, yaklaşık 6 asır öncesinde Kastamonu’da faaliyet göstermiştir. İmam Hatip Lisesi’nin bulunduğu mekanda kendi adına tekke, diğer bir ifadeyle bir zaviye inşaa ettirmiştir ve hemen yakınına da bir hamam yaptırmıştır. Bu hamamın gelirleri de, bu zaviyenin ve hamamın işletilmesine harcanmıştır” diye konuştu.

Dede Sultan’ın tam olarak doğum ve ölüm tarihinin bilinmediğini ifade eden Doç. Dr. Yakupoğlu, “Ancak Candaroulları Süleymanpaşa’nın yaptırdığı bir külliyenin, bir müştemilatın içinde Dede Sultan faaliyet gösterdiği için buralarda bir takım tesisler yaptırdığı için Candaroğulları Beyliğiyle çağdaş birisi olduğunu tahmin ediyoruz. Bazı kaynaklarda Dede Sultan’ın bir mezar kitabesine dayanarak 1514 tarihinde öldüğü iddia ediliyor. Bu mezar kitabesi Dede Sultan’a ait olup olmadığı belli olmayan bir kitabedir. 1925 yılında Kastamonu Asar-ı Kadimesi adlı eserini kaleme alan Mehmet Behçet, bu kitabeden bahsetmiştir. Ama kendisinin de görmediğini söylüyor. Dolayısıyla 1514 tarihinden çok önceleri yaşayan Kastamonu’nun önemli manevi mimarıdır. Ayrıca 1487 tarihli Kastamonu Tabu Tahrir defterinde Dede Sultan Tekkesi Mahallesi, Dede Sultan Zaviyesi Mahallesi olarak bir kayıt geçmektedir. Yani Dede Sultan, 1514 tarihinden önce yaşayan birisidir. Dede Sultan, günümüzden çok önceleri yaşayan Kastamonu’nun kahramanıdır, Burada bir zaviye inşaa edilmiştir, ayrıca yanına bir hamam yaptırılmıştır. Kendi adına bir mahalle kurulmuştur. Yani birkaç evden müteşekkir Kastamonu’nun nehrin veya çayın iki yakasında mahalleleşmesini, iskan hadisesinin gerçekleşmesini sağlayan bir hizmette bulunmuştur. Yani Dede Sultan, Kastamonu içim hem manevi mimarımız olmuş, hem de fiziki açıdan gerçekten bir mimar olmuştur. Bu noktada Dede Sultan’ın bizlere bırakmış olduğu mirasa bizlerin sahip çıkması gerekiyor. Aslında ortada çok büyük bir miras maalesef yoktur fakat Dede Sultan’dan bugünümüze tekkesi, zaviyesi ulaşmamıştır. Dede Sultan’dan bugüne sadece bir hamam kalmıştır. Burası da Dede Sultan, hamamı olarak bilinmektedir. Bu hamam halende faaldir ve işletiliyor. Hamamın hemen bitişiğinde de Dede Sultan’ın kabri olduğuna inanılan bir mezar, bir türbe bulunmaktadır. Ancak burasının bakımsız olduğu ortadadır. Biran önce Dede Sultan Hamamının ve çevresinin bir düzenlenmeye ihtiyacı vardır” şeklinde konuştu.

“HAMAM, KASTAMONU’NUN MERKEZİNDE BULUNUYOR”

Kastamonu’nun inanç turizmi açısından da bu tür mekanların ayağa kaldırılmasının büyük bir önemi olduğunu aktaran Yakupoğlu, şöyle konuştu: “Buralar ziyarete açılmalı ve büyüklerimiz insanlarımız tarafından tanınmalıdır, dualar etmelidir. Ayrıca buraların çevresinde oturabilecekleri ve dinlenebilecekleri yerler oluşturulmalıdır. Bu hamam, Kastamonu’nun merkezi bir yerinde bulunuyor. Bu zatın türbesi, şehrin en işlek yerinde yer almaktadır. Ancak bu yeterli değil ve bu hamamın restorasyonunu yaparak daha da dikkat çekici ve daha da estetik hale dönüştürülmesinde fayda var. Ayrıca buradaki çalışanlarında mağdur edilmemesi lazım”

“DEDE SULTAN’IN KABRİNİN ÇEVRESİNİN TEMİZLENMESİ GEREKİYOR”

Dede Sultan’ın adını taşıyan hamam ile türbenin daha öncesinde Mevlevi dergahının olduğunun bilindiğini anlatan Doç. Dr. Yakupoğlu, şunları söyledi: “Bu Mevlevi dergahı, Candaroğulları Beyliği 1. Süleyman Paşa zamanında faaliyete geçirilmiştir. Günümüzden 7 asır öncesinde yapılmıştır. Hz. Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi, Kastamonu’ya birkaç sefer ziyarette bulunuyor. Candaroğlu Süleyman Paşa, bu büyük zatı saygıyla karşılıyor, izzeti ikramda bulunuyor ve Ulu Arif Çelebi’nin de telkinleriyle ve teşvikleriyle Kastamonu’da bir Mevlevihane inşaa ediliyor. Dede Sultan zaviyesi, Dede Sultan hamamı da, bu Mevlevi dergahına hizmet ediyor. Aslında da Kastamonu’da Mevlevihane’nin yayılması için çaba göstermiştir. Bu yüzden Dede Sultan’ın Mevlevi dergahına hizmet eden bir gönül eri olarak da kabul edebiliriz. O halde manevi mimarlarımız arasında bulunan Dede Sultan’nın kabrinin de çevresinin temizlenmesinde ihtiyaç bulunmaktadır”

“DERGAH, CANDAROĞULLARI BEYLİĞİNİN MERKEZLİĞİNİ YAPTI”

Dede Sultan dergahının Candaroğulları Beyliğinin merkezliğini yaptığını ifade eden Yakupoğlu, “Candaroğlu Süleyman Paşa, Kastamonu’yu Çobanoğulları Beyliğinden aldıktan sonra merkezini bu dergahta kurmuştur. Daha sonra Candaroğlu İsfendiyar Beyde, bugün ki Kastamonu Müzesinin karşısında bulunan camiyi inşaa ediyor. Buraya bir zaviye yaptırıyor. Bu şekilde Kalenin karşısında çayın karşısındaki mekanlarda Candaroğulları Beyliği zamanında imara yani yerleşime açılıyor. Kastamonu, gerçek kimliğini Çobanoğulları Beyliği zamanında daha da önemlisi Candaroğulları Beyliği zamanında kazanmıştır. Candaroğulları Beyliği döneminde faaliyet göstermiş önemli hükümdarlardan birisi Candaroğlu 1’inci Süleyman Paşa olarak bilinmektedir. Dolayısıyla bu zat, beyliğin kurucusudur. Ama bugün kabri bilinmemektedir. Eski araştırmacılar tarafından Kastamonu Asar-ı Kadimesi adlı eserini kaleme alan Mehmet Behçet,  Candaroğlu Süleyman Paşanın kabrinin, Mevlevi dergahı bünyesinde olduğunu söylüyor ve bu kabri bizzat gördüğünü söylüyor. Dolayısıyla bugün Candaroğlu Süleyman Paşaya ithafen buraya sembolik bir türbe yaptırılmalıdır. Selçuklu mimari tarzında buraya Dede Sultan’a ithafen ve Candaroğlu Süleyman Paşaya ve Candaroğlu İbrahim beye ithafen üç tane küçük mütevazi, çok temiz ve sade türbe inşaa edilirse Kastamonulular olarak bizler, büyüklerimize olan vefa borcumuzu ödemiş oluruz. Şu anda işletilmekte olan hamamın çevresindeki bazı evlerinde satın alınmak suretiyle açılması da mümkün olabilir. Dolayısıyla hamamın ve türbenin çevresi biraz daha rahatlatılmış olur. Bu sayede türbelerde ortaya çıkartılmış olur. Mevlevi dergahının ağırlığı da Kastamonu halkı tarafından yeniden böylece hissedilir” ifadelerini kullandı.

Kastamonu Belediyesi ile Konya Belediyesi arasında kardeş belediye ilan edilmesi gerektiğine işaret eden Yakupoğlu, şöyle devam etti: “Kastamonu Belediyesi ile Konya Belediyesi arasında böyle bir irtibat kurulabilir. Bu Mevlevi dergahı ile ilgili bilimsel çalışmalar yaptırılabilir üniversitedeki hocalara. Bu noktada hem Dede Sultan hem de Candaroğlu Süleyman Paşa hem de Kastamonu’da Mevlevi dergahı yad edilmiş olacaktır”

Vedat İKİZOĞLU / İHA