Emir EMİROĞLU

Düşünce Özgürlüğünün Hukuksal Zemini

Emir EMİROĞLU

  • 11539

"Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım” diyerek hafızalara kazınan İtalyan filozof ve düşünür Giordano Bruno, Rönesans felsefesinin oluşumunda da önemli bir yere sahiptir.

Güneş merkezli Kopernik bilimsel açıklaması ve Galileo Galilei ile tanışmasıyla birlikte Bruno, evrenin sonsuzluğu ve evrenin birliği ilkelerini savunur ve bunu her yerde açıkça ortaya koymaktan çekinmez. Ortaçağ felsefesine temel olan yer ve gök ayrılığını reddetmesi ve ileri sürdüğü fikirler nedeni ile Engizisyon baskısına maruz kalır.

Düşüncelerinden vazgeçmesi, evrenin sonsuzluğu iddiasının din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi karşılığında özgürlüğü ve kilise tarafından affedileceği vaat edilse de, Bruno işkencelere karşın düşüncelerini ifade etmekten geri durmaz.

Ve hakkında uzun Engizisyon yargılamalarından sonra karar verilir, “Kanı akıtılmaksızın eziyetle öldürülme”. 1600 yılında bir şubat gününün soğuğunda, Roma’nın daha sonradan adı Çiçek Alanı olarak anılacak Campo Dei Fiori meydanında ateşte yakılarak cezası infaz edilir.

Aynı meydan üzerinde şu an bu ünlü düşünürün heykeli vardır, her yıl milyonlarca insan yalnız bu düşünüre saygılarını sunmak üzere bu meydana gelirler. Kendisi hakkında ölüm hükmünü verenler tarihin tozlu raflarında unutulurken, düşüncenin özgürlüğüne inanan ve bunu açıklamaktan da çekinmeyen Giordano Bruno hala anılmaya ve hatırlanmaya devam eder.

***

Düşüncelerinden ve hayatından kısaca bahsettiğimiz Bruno, düşünce özgürlüğüne inanan ve bunun bedelini de hayatı ile ödeyen bir düşünürdü. Onun ve onun gibi düşünenlerin verdikleri mücadeleler sonucu artık günümüzün evrensel bir hukuk kuralıdır “Düşünce Özgürlüğü”.

Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin İfade Özgürlüğünü düzenleyen 10 maddesinde “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar” hükmü ile düşünce ve bunu açıklama özgürlüğü belirlenmiş ve sözleşmeye taraf ülkelerce imza edilmiştir.

Yine Anayasamızın, düşünce ve kanaat hürriyetini düzenleyen 25. maddesinde “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz” hükmü ve 26. maddesinde ise “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar”  hükmü yer alır.

Bu şekilde hukukun ana kaynakları arasında yer alan uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile korunan “Düşünce özgürlüğü ve bunu ifade edebilme” temel insan hakları arasında yerini bulur.

Modern dünya üzerinde hakim olan ve temel hukuksal dayanaklarını da açıkladığımız düşünce özgürlüğü ve bunu ifade edebilme hakkı her birey açısından var olan ve engellenemez bir hak olarak hukuk sistemimiz içerisinde de koruma altına alınmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları