Her şeye muhalif insanlar vardır. Siz bunların hepsini hayatınızda iyi tanırsınız. Hatta örnekleri de çoktur. Hiçbir iş yapmayıp, icraat yapan insanları ölümüne tenkit ederler. Bencildirler. Egoları tavan yapmıştır. Her şeylere bir bahaneleri vardır. Kendisinden başka tüm insanları aşağılarlar. Sanki Allah (cc) onları yeryüzünde buldumcuk (elalemin bir tanesi) olarak yaratmıştır. En elit, en aktüel, en modernist, en burjuva, en oportinist, en mükemmel... Velhasıl “En” lerin “eni” dir kendileri...
******
Yıllarrr evvel aklıma geldi. Sene 1988... Mahallemizde bu kavilden bir komşumuz vardı. Her şeye muhalif. Her şeye maydanoz...
Namı değer Yılan Fikriyee... Fikriyee DİLÖZ...
******
Bizim mahallenin muhalifi... Her şeyi kendisi bilen, egosunun altında ezilmiş ama bir o kadar da hayran kitlesine sahip biri.. Adeta mahallenin sözcüsü...
Mahallenin muhtarından imamına, öğretmeninden memuruna, bakkalından kasabına herkesten şikayetçi.
Bir keresinde muhtar efendinin mahalle girişine yaptırdığı muhtarlık binasına bile karşı çıkarak “-Kendisine saray gibi bir bina yaptırdı. Kim bilir orada neler yapacak? Milletimizin vergileriyle toplanan gelirden almış olduğu aylığı nerelere savuruyor?” diye hayıflanmış arkadaşlarıyla muhtarlık önünde eylem yapmış, bütün mahalle sokaklarında “adalet istiyoruz!” diye sloganlar atmıştı.
******
Hatta bir keresinde imam efendiyle kediyi karşılaştırmış, “Ey mahalleli! Bizlere imam mı lazım? Yoksa kedi mi?
Camiye giren bir kediyi kibarca dışarı çıkaran İmam efendiye ”- İmam ezan okur gelenlere namaz kıldırır, ölü yıkar. Ama kedi bizleri farelerden ve tüm haşerattan korur. Şimdi soruyorum size “Bize imam mı lazım? Yoksa kedi mi?”
******
Öğretmen efendi okulunda ve sınıfındaki öğrencilere ahlak ve maneviyattan bahseder, zararlı alışkanlıkların hayatları nasıl mahvettiğini anlatır...
Bizim Yılan Fikriyee yine sahnededir. Acımasızca öğretmeni tenkit eder. “-Çocuklarımızın nasıl olur da özgürlüklerini ellerinden alır. Bize öğretmen de lazım değil.” diyerek bağırmaya başlar mahallenin ortasında.
******
Mahalleli altın günü için her ay komşu komşu, ev ev gezer muhabbet eder, ama bizim Fikriyee altın günlerini de kendince fırsata döndürerek mahalle hanımlarının arasını bozmak için elinden geleni yapar. “- Kız senin kayınvaliden geçen gün yaptığın mercimek çorbasının tuzu olmayınca evi birbirine katmış. Kocana şikayet edince, kocan seni bir güzel dövmüş doğrumu bu? Ha bir de “- Beceriksiz gelin diye bana hayıflanıyordu.”
******
Muhalefet olunur tabi. Ama bu kadar muhalefet de bünyeye ağır geliyor. Sizlerin de hayatında buna benzer onlarca örnekli, olaylı insanlar vardır. Böyle insanlar genellikle hiçbir şey yapmaz ama yapanları da hem engellemeye hem de tenkit etmeye devam ederler. Bu tıpkı tribünlerden maç yapan sporculara “-Şöyle bir hamle yapıp topa vursaydı daha iyi olacaktı.” demekten başka bir şey de değil aslın da.
Halbuki bu tip insanları sahaya indirsen de oynatsan, değil futbol topuna vurmak hamle dahi yapamazlar. Bunlar bir o kadar da beceriksiz insanlar. Ama gelin görün ki toplumda varlar ve her zaman da var olacaklar. İçimden benimde bu tip insanları topluma şikayet etme adına şöyle bir soru sormak geliyor.
Şimdi soruyorum sizlere; “-Bizim mahalleye Fikriyee mi lazım? Yoksa Kedi mi?”
Hayatın sizi daraltmadığı ve sıkmadığı erkek ve bayan Fikriyee lerden uzak bir hayat geçirmeniz dilek ve temennilerimle.
Yüzünüz hep gülsün...
Selam ve dua ile.
