Şahin: Yüz binlerce insanın öldüğü dünya düzenine sessiz kalan bir dünya var

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, dünyaca ünlü sanatçıların Gezi Parkı olaylarını Times gazetesine verdikleri ilanla kınamasını eleştirdi.

  • 582
Şahin: Yüz binlerce insanın öldüğü dünya düzenine sessiz kalan bir dünya var
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, dünyaca ünlü sanatçıların Gezi Parkı olaylarını Times gazetesine verdikleri ilanla kınamasını eleştirdi. Şahin, "Dünyanın en büyük gazetelerinin bir tanesinde Türkiye’de yaşanan son olaylarda 3-5 kişinin vefat etmesi üzerinde büyük büyük ilanlar verilip eleştirilen bir dünya düzeninde, yüz binlerce insanın öldüğü dünya düzenine sessiz kalan bir dünya var. Bu kabul edilemez. Bu şekilde sürdürülemez." dedi.

Fatma Şahin, Türkiye Sakatlar Derneği Gaziantep Şubesi’ni ziyaret etti. Dernek Başkanı Hulusi Kalender'den çalışmalar hakkında bilgi alan Şahin, 'Engelli İstihdam Merkezi'nde çalışan vatandaşları da ziyaret edip, onlarla sohbet etme imkanı buldu. Burada gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Şahin, Mısır’da yaşanan olaylara ilişkin görüşlerini de açıkladı. Bakan Şahin, "Açıkçası Mısır’daki gelişmeler hem bizi şahıs olarak, hem bir kadın, anne olarak, bu ülkenin bir bakanı olarak, bu ülkenin bir evladı olarak çok çok üzüyor. Çünkü, dönüp baktığımız zaman buradaki gelişmeleri, özellikle dünyadaki hak ve adalet kavramlarındaki çifte standartlığa dikkatinizi çekmek istiyorum. Her ülkeye göre değişen adalet kavramı, her ülkenin çıkarlarına göre değişen demokrasi kavramı, her ülkenin kendi bakışına göre yapılan ikircikli açıklamalar, çifte standartlar, dünyadaki huzuru ve barışı bozuyor. Dolayısıyla 'Bu Mısır bizi ilgilendirmez' veya 'Biz kendi ülkemizden sorumluyuz, kendi insanımızdan sorumluyuz' dediğimiz bir noktada değiliz. Küreselleşme, dünyanın küçük bir köy olduğu bir dünya düzenindeyiz ve tüm dünyanın düzeninin ve bütün insanlığın geleceğini ve bir de Müslüman dünyanın geleceği söz konusuysa herkesin bu konuda kendine düşeni yapması gerekiyor. Bireyin kendine düşeni yapması gerekiyor." diye konuştu.

Toplumun ve devletlerin de üzerlerine düşeni yapması gerektiğinin altını çizen Şahin, "Birey olarak bizim yapmamız gereken şey, nerede haksızlık, nerede mağduriyet varsa buna sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Toplum olarak bireylerin haksızlığa ve mağduriyete karşı sesini yükseltenlere karşı toplumun hassasiyetini, algısını, bilincini yükseltmemiz gerekiyor. Devlet olarak da mağdurun, mazlumun yanında durmamız gerekiyor. Adaletli durmamız gerekiyor ve her olaya karşı da pozisyon almamamız gerekiyor. Bugün nasıl bir dünya düzenindeyiz? Dünyanın en büyük gazetelerinin bir tanesinde Türkiye’de yaşanan son olaylarda 3-5 kişinin vefat etmesi üzerinde büyük büyük ilanlar verilip eleştirilen bir dünya düzeninde, yüz binlerce insanın öldüğü dünya düzenine sessiz kalan bir dünya var. Bu kabul edilemez. Bu şekilde sürdürülemez. Uluslararası toplumun, uluslararası hukukun, insanlığın ayağa kalkması ve kendine gelmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

"BİRİLERİNİN KRAL ÇIPLAK DEYİP DOĞRUYU HAYKIRMASI GEREKİYOR, BU GÖREV DE BİZE DÜŞÜYOR"

Ülke olarak hiçbir zaman kendi çıkarları doğrultusunda Mısır’a da Suriye’ye de Somali’ye de bakmadıklarının altını çizen Şahin, "Hiçbir yeri altın, petrol olarak görmedik. İnsan odaklı yaklaştık. Eğer orada insan varsa ve insan mağdursa, biz onların haklı sesi olmaya çalıştık. 10 yıldan beri de burada hiçbir zaman iki ileri, bir geri gitmeyip, çifte standart uygulamayıp çok net bir duruş sergiledik. O yüzden zaman zaman yanlış anlaşılmış olabiliriz. Ama uzun vadede bizim bu duruşumuz da insanlık kazanacak, dünyanın huzuru ve barışı kazanacak. En temel ihtiyacımız olan hak ve adalet kavramının gerçekten insanların zihninde ve vicdanında yerini bulması gerekiyor. Hak ve adalet kavramının üzerinde yeni bir dünya düzeninin kurulması gerekiyor. O yüzden inşallah Mısır’daki bu olaylar bir an önce yerini bulur, sandıkla gelen ve seçilen bir cumhurbaşkanı daha bir yıl olmadan farklı bir darbe, darbe bile denilmeyen bir darbeyle bu süreçten uzaklaşılıyorsa, cumhurbaşkanı yeri bile bilinmeyen bir yere götürülüp hapsediliyorsa, bütün dünya düzeni içerisinde ve bütün toplumun, dünyanın önünde bu kabul edilemez. O yüzden bir an önce Mısır’da bizim asayişin huzurun sağlanması için sandığa gidilmesi gerekiyor. Mısır halkının Mısır’ı yöneteceği düzene geçmesi gerekiyor. Burada Türkiye’nin önemi de çok önemli bir şekilde kendini buluyor. Hakkın ve adaletin tesis edildiği bir dünya düzeninde birilerinin de 'Kral çıplak' deyip doğruyu haykırması gerekiyor. Bu görev de bize düşüyor."