Pınar ÖNALAN

Başarısızlığa uğrayan okullarımız (bir değerlendirme)

Pınar ÖNALAN

  • 374

YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILININ HAYIRLI OLMASINI DİLİYORUM...
DR.Geoffrey Canada'nın konuşması üzerine bir değerlendirme çalışmam-

Değişen ne...
Evet, değişmeyen tek şey değişim demişler ama tam 56 yıldır değişmeyen bir şey daha var diyor Dr.Mr.Canada ...
Gelişmeyen eğitim...
Eğitim gelişir mi!! Eğitimde gelişir, büyür ve ileriye yol alır elbette ama başarısızlıktan ve yeni şeyler denemekten korkmayan,daima çalışan-üreten insanlar ve milletler ancak bunu başarabilir.

Dr. Mr. Canada TED kolejleri konuşmasında eğitim konusunda neden geri kalındığını anlatırken somut örneklerle destekliyor konuşmasını.Eğitimin bir ticaret meydanına döndüğünü kızgınlıkla haykırıyor.Önemli bir isyan.. fakir çocukların eğitimden yararlanamaması ve onların da tüm imkânlardan istifade edebilmeleri için öğretmenlerin,eğitim hizmetinde bulunanların kılını kıpırdatmamasına dikkat çekiyor.

Nasıl ki ticaret parası olanlar için işliyorsa,eğitim yuvası okullar da parası olan ebeveynlerin çarkıyla dönüyor ve öğrenciler müşterileri olarak görülüyor,veliler de nimet.
Bana bu yöntem daimicilik felsefesinin" elit-seçkin ve asil bireylerin eğitimi amaçlanır " sözünü hatırlatıyor.

Bütün bunların sebebini Mr.Canada ticarete bel bağlamış eğitim anlayışına,başarısızlık korkusuyla yeni fikirler,projeler üretmekten uzaklaşan, fakir öğrencileri dikkâte almayan tüm bunların kökeninde mesleğini sevmeyen öğretmenlerden de kaynaklandığını anlatırken
"Bana sorun, ben bunu niçin yapıyorum"diyerek açıklıyor :
Çünkü"çocukları çok seviyorum,çok seviyorum"

Eğitimde de başarının anahtarı işini seven öğretmenlerin olmasında saklı.
Öyle ki işini seven,mesleğine aşık bir öğretmenin güneş gibi ısısı ve ışığıyla zengin fakir ayırmaksızın tüm öğrencileri kucaklaması gerekiyor.

Başarısızlıktan korkmamamız ve eğitimde yeni yöntemler bulmamız,bunu yapabilmek içinde çalışmamız ve menfi duyguları bir tarafa bırakarak eğitim yapmamız gerekiyor.

Konuşması esnasında özellikle" lütfen bana bu konuda yardımcı olun'' derken fakir öğrenciler içinde aynı gayreti göstermemizi ve böylece eğitimin ticaret olmaktan kurtulacağını anlıyorum.

Her ne kadar esasicilik eğitim felsefesinde uygun bir metod olarak görülmesede Dr.Canada'nın ayrım yapmadan eğitici olmamız gerektiğini vurgulaması bana esasicilikteki felsefeyi hatırlatıyor:TÜM ÖĞRENCİLER İÇİN zihin gelişimi..
Aslında dünden bugüne Amerika'nın eğitimi hep tartışılagelmiş ve eğitimde ayrımcılık hiç son bulmamış. Bunu Canada'nın sohbetinden hemen farkedebiliyoruz.

Önemli bir vurguda eğitimde ölçme ve değerlendirme sonuçlarının zamansızlığı için.Sonuçların öğretmenlerin sağlıklı bir değerlendirme yapabilmeleri sebebiyle en kısa sürede ellerine ulaşması gerekirken misal Nisan ayında yapılan bir sınavın sonuçlanması Haziran -Temmuz gibi uzun bir süre sonra açıklanmasında zaman aşımının başarıda düşüşe neden olduğunu belirterek,önemli olanın ŞİMDİ olduğunu ifade ediyor.

Dr.Canada'nın bu hararetli konuşmasından anladığım bir başka dikkate şayan söz ise;
Eğer bir devlet güven konusunda kendini garantiye almak istiyorsa çocukların eğitimine yatırım yapılmalı.
Yenilenmek için mücadele etmeyen, yeni bir şeyler üretmeyen bir öğretmenin başarısından söz etmek mümkün mü?Değil;elbette değil..Seneye nasıl bir proje hazırladınız sorusuna ;geçtiğiğmiz senenin aynısı , diye yanıtlayan bir eğitim algısının hayat damarları kopmuş demektir.

Aslında konuşmada eğitim sisteminden ziyade bu sistemi oluşturan öğretmenlerin sadece kazandıkları başarıyı görüp, başarısız olan öğrencileri görmemezlikten gelmelerine vurguluyor ,yani''gözünü kapayan yalnızca kendine gece yapar"düsturunu gün yüzüne çıkarıyor.

Hep düşünmüştüm,acaba böyle birşey olur mu diye ?düşündüğüm şeyin aslında yapıldığını öğreniyorum Mr.Canada'dan:Mezun takibi..
öğrencilerin her daim düşünülmesi,aranması,eğitiminin takip edilip desteklenmesi müthiş bir uygulama,örnek bir felsefe ama bu yöntemde bir ayrıntıya takılıyorum..

Diyor ki Mr.Canada :
Bir ailenin baskısı gibi bir baskı var mezun takibinde...
Bu fikir bana çok sevimli gelmiyor ,aldığımız eğitim ve bunun sonucunda edindiğimiz meslek bizi mutlu etmeli ki sevebilelim, faydalı olabilelim öğrencilere ve hizmet ettiğimiz herkese.

Öyle tahmin ediyorum, günümüzde mesleğini ölgün ruhla icra edenler,,boş verenler,ben dersimi anlatır çıkarım mantığıyla değirmeni döndürenler hep aile baskısının sonucuyla istemedikleri bölümleri tercih etmeleriyle bu hale gelmişler,
Burada biraz düşünülmesi gerektiğini ve tercihlerin kişiye bırakılması taraftarıyım yani bu konuda ilerlemeci felsefeyi savunuyorum.

Öğretmen odur ki...
"AKLA kapı açıp idraki elden almamalı"
Dr.Canada'nın bu konuşmaları ışığında eğitim hizmetinde bulunan-bulunmayan herkese -eğitim bir bütündür -anlayışıyla şunları söylemek istiyorum:

*Öğretmen yenilikten korkmamalı,yenilenmeye üşenmemeli,

*Başarısızlığa uğrayacak diye yeni tespitler,yöntemler

denemekten çekinmemeli-kontrollü risk almayı bilmeli

*Ülkenin asıl geleceği ve güveni gençlerin eğitimine yatırım yapmakla muvaffakiyet kazanacağının bilinciyle hareket etmeli

*Her bir öğrenciye 'sen' benim için önemlisin mesajını hissettirerek ne olursa olsun fikirlerine değer vermeli,dikkate almalı(eğer üzerinde durulması gereken bir fikir varsa en uygun ,en tatlı dille bunu izah etmeli(model mi sevgili efendimiz)

*''Kaybedecek tek bir öğrencimiz yok ''düsturu anahtar cümlemiz olmalı

*Ayrımcılık yapmadan, yılmadan daima ileri yüremeli

..ve en mühimi ''emrolunduğu gibi dosdoğru olmalı''eğer bu emri yerine getirebiliyorsa bir insan zaten mesleğinin en başarılısı olması ,öğrencisinde iz bırakması hiç şüphesiz kaçınılmazdır,Allah doğrularla beraberdir.

Yorumlar 1

Yazarın Diğer Yazıları