Mustafa Suphi DUMAN

Toplumsal Hafıza

Mustafa Suphi DUMAN

  • 496

“İnsan unutmayı bir türlü öğrenemeyip de, hep geçmişe bağlı kaldığı için şaşar durur kendine de; istediği kadar ileri ve çabuk yürüsün, zinciri ile birlikte yürür, hızla akıp geçen olaylara bağlıdır gene de” derken, Nietzsche unutmayı bir maluliyet mi, yoksa bir konfor mu olarak nitelendirmiştir bilinmez, ancak toplumları oluşturan, şekillendiren, yönlendiren bu makbul canlıyı - “insanı” - bir kefeye koyamadığı için felsefeci olduğuna eminim…

Toplumsal hafıza bunlardan farklıdır, insan kendi yaşamıyla doğrudan ilgili olmayan konularda biraz daha tembel, biraz daha üstünkörü, biraz daha popülist olma durumundadır. Neden mi? “İlkel bilinç”. Bizlere atalarımızdan miras kalan dürtüler topluluğunun bir iki tık üstünde kendine yer bulan temel iki kavram olan aidiyet ve değer ihtiyaçlarını toplum içerisinde yaşayan bireyler hazır olanı alıp tüketerek bir üst basamağa yükselme eğilimindedirler, dolayısıyla, hazır alınan bir şey üzerinde çok düşünülmez. İşte bu yaklaşım ilkel bilinçten kaynaklanır. İlkel ve asla gelişemeyecek olan bilincimiz bize ne verilirse, onunla beslenerek aidiyet ve değer ihtiyaçlarımızı kısa sürede beslerken, düşünme şeklimizi de geri dönülmesi zor bir biçimde şekillendirir.

Günümüz politikacılarının üzerinde en çok oynadığı aidiyet, değer kavramları, toplumları peşinden sürükleme noktasında kullanılan bir araçtır.

Çok sevdiğin birisi bir konu hakkında fikirlerini içtenlikle savunarak eylemlere dökerken bir süre sonra sende aynı savunmaya - kavgaya dâhil olmuş olursun. Unutmayın, çok sevmek değer vermek için illaki o insanla kan bağınızın olması gerekmez... Öyle de olabilir. Ancak burada kastettiğim, farklı nedenlerle de ortak bir noktada birleştiğiniz insanlardır. Aynı fabrikada çalışıyorsunuzdur, size göre, dürüsttür, güvenilirdir, yardımseverdir. Ya da aynı okulda aynı sırayı paylaşıyorsunuzdur, sizin gözünüzde asi, eyvallahı olmayan doğrucu ya da sadece karizmatiktir. Ya da aynı huzur evinde yaşıyorsunuzdur, sizi güldürüyordur, açık sözlü ve kimsesizdir. Ya da eşinizdir, bir takım değerleri paylaştığınıza inandığınız için, onunla evlenmişsinizdir. Örnekler çoğaltılabilir...

Hormonla hızla olgunlaşmış bir aidiyet duygusuna sahip olmuşuz ve kendimizi özdeşleştirmişizdir. Toplumsal hafıza, yaşanılan olumlu veya olumsuz olayların, toplumu oluşturan bireylerin, önceki ya da şu anki neslin ortak düşüncesi değildir, sadece bir yargının ya da bir çıkarımın bireyler tarafından sorgusuz ve sualsizce kabulüdür, zira kabul etmek, o toplumun bir bireyi olduğumuzu gösterir, o toplumun bir bireyi olarak yaşayabildiğimizde değerli oluruz.

Yazarın Diğer Yazıları