Her gün şehrin muhtelif yerlerine 'RADAR' tabelası konulup, 'av' beklenmektedir!
'Av' diyorum çünkü bunun trafik düzenlemesi, trafik denetimi, trafiğin rahat akışı için yapıldığını kimse söyleyemez!
Çalışan ve emekliye kaşıkla veren devlet, kepçe ile geri almanın yollarını her zaman denemektedir. Başta da trafik cezaları diyebiliriz!
Sayın Valim, Sayın Emniyet Müdürümüz, buraya aktardığınız hizmeti(!) şehir içi ve şehirler arası trafiğin akışı için değerlendirirseniz daha iyi olur.
'Hayır' deniyorsa ki deniyor; illa da vatandaşların bir kısmından yasal olarak ceza kesip hazineye gelir elde edecekler! Yılların uygulaması böyle diyebilirim. Çünkü bu ülkede araba sahibi olmak adeta 'Yolunacak kaz' olmakla eşdeğer hale gelmiştir.
Şehir içi trafiği ağlıyor… Her saat tıkanıklık devam ediyor… Nasrullah köprüsü civarı dersen adeta trafiğin düğümlendiği nokta oluyor. Tüm bunlar olurken, ortada ne trafik polisi var, ne de trafik zabıta!
Kim düzenleyecek bu keşmekeşi?
Radar cezası görevi nedeniyle şehir trafiğini düzenlemeye trafik polisi kalmıyor mu?!
Bu ülkede araç sahibi olmak pek akıllıca değil! Akaryakıt fahiş fiyat, sigortası, yıllık vergisi, muayene ücreti, egzoz ölçüm bedeli derken, trafik cezalarını da ekleyince inanın yıllık masraf çok fazla.
Bu şartlarda araç sahibi olmanın dayanılmaz ağırlığını protesto ederek elimdeki aracı da satıp, stres ve devletin eziyetinden kurtulmayı kafaya koydum.
Arabası olmayan üzülmesin, en huzurlu onlar diyebilirim! Çünkü devlet elini cebimizden çekmiyor.
Geçinmenin tarağı geçti, bizi bu hallere getirenler utansın!
