- 17.02.1926’da Türk Kanunu-u Medenisi kabul edilmiştir.
Ve Türk Medeni Kanunu ile; - Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı.
- Evlilikte resmi nikâh zorunluluğu getirildi.
- Erkekler için tek eşle evlilik esası getirildi.
- Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı.
- Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit hale getirildi.
- İslâm literatüründe, nikâh akdinin “mülkü müt’ayı müfit olan, yani kadının kadınlığından erkeğin istifadesini tazammun eden” akit olduğu yönünde bir görüş aktarılmaktadır. (1)
- Benzer şekilde, evliliğin, “bir erkeğin ödeyeceği bedel karşılığında bir kadını kendi hanesine alması ve hukuka uygun olarak onunla cinsel ilişki kurma hürriyetine sahip olması” (2) şeklinde tanımlanması yoluna da gidilmiştir. Böylece, evliliğin, cinsel ilişkileri hukukileştirdiği ileri sürülmüştür. Ayrıca, evlenme sayesinde, erkeğin erkekliğini, kadının kadınlığını yaşama fırsatı edindiği; bu fırsat üstünlüğünün törenle kutlanmayı hak ettiği de düşünülmüştür.
- İslam Hukuku açısından kadın-erkek eşitliğinin objektif bir ilke olarak kabulü bulunmadığı bilinmektedir.
- Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır.” düzenlemesi getirilmeye çalışılmaktadır. Hali hazırda adli mercilere ulaşabilen cinsel şiddet vakaları oldukça az iken, bu düzenleme ile çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının artacağı, örtbas edileceği, cezasız kalacağı açık ve ne yazık ki kaçınılmazdır. Ayrıca sözlü bildirim, anne-çocuk sağlığına ilişkin ihlallerin de önünü açan bir düzenlemedir.TÜRKCESİ : Anne veya babası belli olmayan nesil gelecek.
- FARKINDAMISINIZ? Bu tasarı yasalaşırsa; çocuklara yönelik cinsel istismar vakaları bu düzenleme sebebiyle daha da görünmez kılınacaktır, erken yaşta zorla evlendirilen çocukların sayısında artış olacaktır, imam nikâhı ile evlilikler yaygınlaşacak, kadınların “imam nikâhlı eş” olarak yasalar önündeki dezavantajlı durumu bu tasarı ile pekişecektir, ‘sözlü doğum bildirimi’ ile anne ve çocuk sağlığı korunamaz hale gelecektir, dinsel referanslarla yapılan işbirliği kadın-erkek arasındaki eşitliği ortadan kaldıracaktır.
Peki tasarı yasalaşırsa nikahı kıyan müftü herhangi bir sorunda o nikahı sona erdirebilecek konumda mı olacaktır? Ya da nikah öncesi sağlık raporu müftüye mi teslim edilecektir? Yoksa sağlık raporu olmadan mı nikah kıyılacaktır? Yoksa ülkemizde çiftlerin resmi nikah işleminden sonra dinsel bir tören yapmalarına herhangi bir engel mi vardır?
Sorular uzar gider ama sözümüz belli!
Medeni Kanunu esas alınız.
Kabul edilemez olan bu kanun tasarısını geri çekiniz.
(1) Yrd. Doç. Dr. Özlem TÜZÜNER Türk ve İslâm Hukuku Bakış Açısından Evlenmenin
Hukukî Niteliği Hakkında Bir İnceleme Ankara Barosu Dergisi 2013/1
(2) Velidedeoğlu, Tadilâta İhtiyaç, s. 15. Apaydın, s. 147. Yaman, s. 30. Eşkan, s. 11.
Demombynes Gaudefroy, p. 135, 136. Karaman, s. 229. Ayrıca bkz.HatemiHu¨seyin, İslâm Hukuku Dersleri, İstanbul, 1999, s. 182, 183 (İslâm Hukuku Dersleri)