Selahattin DEMİREL

Hayal kırıklığının başkenti Kastamonu mu?

Selahattin DEMİREL

  • 3183

Güzel memleketimin gündemini uhuletle ve suhuletle takip ederken neden yorumlarımı sizinle paylaşmadığımı sormaya başladım kendime.

Şehrin gündemindeki meseleler hakkında her şey konuşulmuş ve sorunlar kolayca çözülmüş müydü?

Böyle bir ihtimal olsaydı da yazıya girişmeseydim!

* * *

Kastamonuspor’un çalışmalarını yaptığı İsmail Dikmenli Tesisleri’nin yanında başlayan inşaat faaliyetiyle beraber daha önce satılan bu belediye arsası yaklaşık 2 hafta önce gündeme gelmiş, atlı-tımarlı ve de konaklı çıkışlar arsa sahibinin “haddini bil” açıklamasıyla sonlanmıştı!

Önceki dönem belediye yönetimiyle yaptığı anlaşma sonucu malum arsaya takas yoluyla sahip olan iş insanı Hüseyin Üster, basın açıklaması yaptıktan sonra kendisini eleştirenlere karşı “Ağız ishali olan insanlara verecek cevabım yoktur.” demişti.

“2017 yılında buranın tapusu alınmış ve mesele bitmiştir.” sözünden de Belediye Başkanı Vidinlioğlu’nun “Al konağını ver arsamı!” teklifini kabul etmediğini anlıyoruz.

* * *

Konuyla ilgili en son Hayati Hamzaoğlu’nun, geçmiş dönemde yapılan arsa takaslarıyla ilgili komisyon önerisi gündeme geldi ve Belediye Başkanı Vidinlioğlu da konunun araştırıldığını belirtti.

Belediye Başkanı’nın basına yansıyan şu sözlerinin altını çizdim:

“Benim belediye başkanı olarak mücadelemden öte fert fert vatandaş olarak da sorumluluklarımız var. Bu konuda siyasilerin de sorumluluğu var. Basının da sorumluluğu var. Herkes bu durumdan rahatsız olup savcılığa müracaat edebilir fakat bugüne kadar bu hakkı kimse kullanmadı… Biz şikâyeti seven ama gereğini yapmayan bir toplumuz… Herkes topu atıyor.”

Şehirdeki herkes, bu sorumluluğun farkında mıydı peki?

Biraz geriye gidelim mi?

* * *

13 Ekim 2017 tarihli haberin başlığı şöyle:

“Belediye gayrimenkul zengini”

Haberin içinde şu bilgiler geçiyor:

“Kastamonu Belediyesi olarak ciddi miktarda taşınmaz malımız var, çoğu da arsa, arsa üretimi yaptık. Neyimiz var neyimiz yok envanterimizi çıkardık. Ayrıca ne almış, ne satmışız bunların kayıtlarını çıkardık.

Yaklaşık gayrimenkul olarak 1 milyar 342 milyon 323 bin 476 liralık gayrimenkulümüz var. Arsa satıyorsak, konak alıyoruz. Bir dahaki meclis toplantısında il haritası üzerinde nereleri almışız, nereleri satmışız meclis üyelerimize göstereceğiz.

Harita üzerinde baktığınızda eski belediyenin etrafındaki tüm yerleri hemen hemen almışız. Orada turizme, Kastamonu’nun geleceğine yönelik bir çalışma yürütüyoruz. 4 ya da 5 yıl sonra Kastamonu oranın meyvesini yemeye başlayacak.

Çok güzel turistik yerler yapılacak. Bütçemizin el verdiği ölçüde yapıyoruz ama bütçeden bu çalışmaya istediğimiz payı ayıramıyoruz. Onun için takas yöntemiyle varlıklarımızı kaybetmeden yer değiştiriyoruz. Doğru yolda olduğumuza inanıyorum.” (Kaynak: http://www.kastamonugazetesi.com.tr/belediye-gayrimenkul-zengini/)

Bu sözler önceki Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş’a ait.

Acaba Tahsin Bey’in arsa-konak politikası “doğru bir yol” muydu?

Sayın Babaş’ın burada söylediği gibi alınan ve satılan yerlerle ilgili belediye meclis üyeleri bilgilendirilmiş miydi?

Hâlen tartışılan takaslara onay veren ve vermeyen meclis üyeleri kimlerdi?

Araştırdığımda, Tahsin Babaş’a, belediye başkanlığını icra ederken arsa takaslarıyla ilgili siyasilerden gelen sorularla karşılaşıyoruz ama herhangi bir cevap bulamadım.

İsmail Dikmenli’nin yanındaki arsayla ilgili herkes konuştu ama ne Tahsin Bey’den ne de arsa sahibi Hüseyin Üster’in açıklamasında geçen isimlerden herhangi bir açıklama gelmedi.

Açıklama yapılır mı dersiniz?

Siz ne dersiniz, bilmiyorum ama konuyla ilgili bir açıklamayı sorumlular kesinlikle yapmalı! Sessiz kalınması, bu şehre ve insanına ayıptır!

* * *

Şehirde herkesin sorumluluğundan bahsetmiştik. Önceki belediye yönetimi bu takas politikasını izlerken basın ne yapıyordu peki?

Mesela konuyla ilgili soru soran bir yazı veya gazete manşeti olmuş muydu?

Belediyeden alınan ilan parasını (kutlama mesajları, tanıtım, reklam vb.) tehlikeye atmamak için bugün olduğu gibi dün de hiçbir gazete çıtını çıkarmamıştı herhâlde.

Sormak isteyen bir köşe yazarı olduysa yazı işleri müdüründen ya da gazete sahibinden “Bu konuya asla girmiyoruz!” gibi bir itirazla karşılaşmış olabilir!

Herkes sorumluluğunun farkında mı?

Sormayan, konuşmayan, araştırmayanlar! Bu şehre en büyük ihaneti siz yaptınız, yapıyorsunuz, haberiniz ola!

Keseniz doldukça vicdanınız ve insanlığınız kuş gibi olacaktır!

Nasrullah Kadı’yı bitirmek istiyorlar!

Nasrullah Camii’nde 4 yıl önce bitirilmiş olan restorasyon, tarihî caminin kalem işi süslemeleri üzerine badana yapıldığı iddiasıyla sosyal medya gündemine düşünce haberleşmişti.

Restorasyonu üstlenen Gürsoy Grup ve Vakıflar Genel Müdürlüğü konu hakkında açıklama yapmıştı.

Yapılan açıklamalarla restorasyonun usulüne uygun yapıldığını, tarihî camideki iki hattat levhasının orijinal olmadığı görülerek Şeyh Şaban-ı Veli Vakıf Müzesi’nin deposuna kaldırıldığını öğrendik.

Fakat tartışma içinde hem restorasyon şirketine hem de Kastamonu eski Vakıflar Bölge Müdürü’ne karşı “kumpas” yapıldığını iddia edenlerle karşılaştık.

Bu “engin” görüş, cami restorasyonuyla ilgili yapılan eleştirilerin maksatlı olduğunu savunuyor ve “Şirketi de müdürü de yedirmeyiz!” yorumunu yapıyordu.

Yoksa bu haberle Nasrullah Kadı’yı mı bitirmek istiyorlardı? Olur mu olurdu!

Allah akıl fikir versin! Şehrin ileri gelenleriyle al takke ver külah devam edin bakalım! Kastamonu asıl sizinle gurur duyuyor!

Tek rakibim THY!

Şu an şehrin tek gündemi, THY’nin Kastamonu için bir türlü başlatmadığı uçak seferleri! Bu seferler başlamadığı için en başta şehrin turizm temsilcileri çok üzgünler.

Sadece turizm ve ticaret için değil, insanların cenaze veya düğünleri için de uçak yolculuğunun kıymeti çok büyüktür. Ben de seferlerin tez zamanda başlamasını dilerim.

Kastamonu’da siyasi parti temsilcilerini, farklı sivil toplum kuruluşu yetkililerini ve şehrin insanlarını uçak seferleri konusunda aynı fikirde görmek beni çok sevindirdi. İsteyince ne de güzel tek yürek olunabiliyormuş değil mi?

Geçen yıl bu şehirde 7 yaşında bir çocuk oyun oynarken düşmüş, Tosya’dan başladığı yolculukta hastane hastane gezdirilerek üçüncü durağı Samsun’da ölmüştü. Bir Allah’ın kulundan ses çıkmadı! O gün şehre taş yağmadığına hâlâ şaşarım.

Keşke arsa-camii-uçak gibi konularda feryat eden ileri gelenlerimiz şehrin insanları konusunda da bir araya gelselerdi de bunca çileyi çekmeyeydik!

Milletin arabasında halkın çocukları!

Ülkemizde makam sahiplerinin en ilgi çeken ve tartışılan tarafı hizmetleri değil, makam araçlarıdır.

Pek çok makam sahibi, makam aracının itibar meselesi olduğunu düşünür ve eleştirenleri de neredeyse hain ilan eder!

Makam aracı çok mühimdir. O kadar mühimdir ki corona salgını sürecinde millet burnunu bile dışarı çıkarmaktan korkarken makam aracı ihalesine çıkan belediye başkanları, kaymakamlar ve valilerle karşılaştık!

* * *

Kastamonu’nun yeni valisi Avni Çakır, Sevgi Evleri’nde kalan çocukları ziyaret ettikten sonra çocuklarla birlikte makam aracıyla şehir turu atıp fotoğraf çektirmiş.

Vali Bey, makam aracının her zaman çocukların emrinde olduğunu söylemiş.

Sayın Vali’yi tebrik ederim. Diğer makam sahipleri için de güzel bir örnek olmasını temenni eder, makam araçlarının, ihtiyaç sahibi çiftlerin düğünlerinde gelin arabası olarak da kullanıldığını görmek isterim.

* * *

Vizontele filminde lise Edebiyat Öğretmeni Sadık hocanın şu sözü paylaşılmıştı: “Hakkâri, hayal kırıklığının başkentidir!”

Kastamonu da gündemiyle hayal kırıklığının başkenti olmaya aday mı yoksa?

Şehrin asık suratlı ileri gelenlerinin belirlediği dar gündemin içinde bir gün Kastamonu da çiçeklenip hayal kırıklığının başkenti olmaktan kurtulur inşallah! Unutmayın, şehri bu kötü görüntüsünden kurtarmak hepimizin sorumluluğundadır!

* * *

Behçet Necatigil'den:

“Seni, beni üzen dertte
Çarpar bir milletin kalbi,
Halkın çoğu bizim gibi
Bunun lafını etmekte.

Geçer, hepsi geçer elbet;
Daralmış gönüller ferahlar.
Gelir o eski sabahlar,
Memleket eski memleket.”

Yazarın Diğer Yazıları