Selma ÖNALAN

GERÇEK EŞİTLİK 2

Selma ÖNALAN

  • 377

Lisedeyim . Ders matematik .
Hoca tahtada her zamanki heyecanıyla uzun uzun alıştırmalar yapıyor , formüller gösteriyor .
Zaman kazanmamız için bize , en kestirmeden sonuca götürecek formülleri ardı ardına sıralıyor , ancak hepsinin sonuna ekliyor : Bakın bu formül şöyle şöyle iyidir ama şöyle şöyle zor yönü vardır. Bu formül ise söyle şöyledir ancak bunda da şu şu kuralları bilmeniz gerekir . Başka bir formül ise şu şu açılardan iyidir ama şu açıdan olumsuzdur ...
Tık !!
O an zihnimde bir ışık ...
Hmm , demek matematikte dört dörtlük diyebileceğimiz bir formül yokmuş ! Hepsinin olumlu tarafları da varmış olumsuz tarafları da . Hiçbiri salt iyi ya da salt kötü değilmiş ...
O gün o derste matematik ile ilgili yaptığım o tespit bana bir ömür eşlik edecek bir hakikati keşfetmemi sağladı .
Dünyada hiçbir şeyin mükemmel olmadığını..
Gördüm ki dünyada insan üretimi dört dörtlük bir formül , dört dörtlük bir sistem , dört dörtlük yöntem , yönetim , dört dörtlük teknoloji , dört dörtlük eşya ...yok !
Öyle ki bu kuralı maddi manevi neye ya da nereye koyarsanız koyun hepsi için geçerlidir .
Bir şey için tam " süper !" diyeceğimiz noktada mutlaka eksi ya da eksik bir özelliğini keşfedeceksiniz ...
Mesela iki çamaşır makinesinden biri daha temiz yıkar , ekstra bir çok programı vardır , daha yenidir ancak diğerine göre daha pahalıdır ya da yeni modelde , eskisinde hoşumuza giden bir özellik bulunmamaktadır , bu yönüyle eksiktir .
Mesela tatile gidersin ayrı avantajları , güzellikleri vardır ; evde kalırsın ayrı .
Öğretmenlik , polislik , doktorluk vb. iyi mesleklerdir ancak hem olumlu hem olumsuz özellikleri vardır , her yönüyle mükemmel değildir . Tacirsindir , kendi işinin patronusundur moda tabirle ancak risk alman gerekir ; sürekli daha fazla nasıl satış yapabilirim düşüncesi kafanı kurcalarken , bunun tahsilatı ise ayrı bir stres kaynağıdır ...
Evlenip , yuva kurmanın ayrı ayrı nimetleri ve külfetleri vardır keza bekâr kalmanın ayrı..
Çok mutlusundur , belki hiçbir derdin yoktur ancak bu rehavet seni ibadetten alıkoyuyordur ki bu tam bir hasarettir. Oysa bir sıkıntısı bir derdi olan aklı başında bir insan uyanıktır . Sürekli dua ve niyaz halindedir ...
Misal deprem olur evler yıkılır , insanlar ölür , mal zayi olur , zarardır. Ancak halk uyanır , ibadete yönelir , şehirler yenilenir , tedbirler alınır ; bu yönüyle hayırdır .
Şu an sahip olmadığımız ancak arzuladığımız , istediğimiz , gerçekleştiği takdirde kusursuz bir hayat surecegimizi zannettiğimiz haller. .. hiçbiri eksiksiz değil, hiçbiri mükemmel değil .
Rabbin sana zulmetmediğine göre , senin için hep hayır dilediğine göre o zaman nedir bu memnuniyetsizlik ??
İşte bu gerçeği bilen büyükler başlarına gelen her şeyi büyük bir vakarla , teslimiyetle kabullenmişler , izleme halinde olmuşlar ve
" çirkin gördüğün şey bile güzeli
farkettirdigi için güzeldir , olanda hayır vardır , gelen her şey hayır üzere gelir " cümleleri çıkmış hem dillerinden hem hallerinden ...
Bilmişler ; Allah adaletlidir . Birine bir kilo altın verir diğerine bir kilo altın değerinde gümüş verir . (*)
O yüzden dünyada senden makam , mevki, para , şöhret olarak daha üstte olanlara bakıp iç geçirme ! Haksızlık yapıldığını hiç düşünme !
Dünyada senden üstün olanlardan ahirette sen daha üstün olacaksın . Öyle ki bu dünyada boyca senden uzun olandan sen , ahirette daha uzun olacaksın ... artık buradan kıyas et ...
Tam tersi dünyada elde ettiğin nimetler ölçüsünde ise ahiretteki nasibin azalacak .
Şimdi bak bakalım ! Zararda mısın ?
Sana bir haksızlık yapılmış mı ? söyle ...
***
Aslında yukarıda sıralanan bütün bu örnekler bizi Cenabı Hakk'ın adaletine , merhametine , şefkatine ve sadece O'nun mükemmel olduğuna işaret ediyor .
Velhasıl bir hâlden başka bir hâle çevriliyoruz , her hâlimiz başka bir güzel ; görebilene .
Her hâl , aslında başka bir esmânın tecellisi ; farkedebilene ...
***
Ey kalpleri evirip çeviren Allah'ım kalbimizi dinin ve taatin üzerine sabit kıl .
Ey herşeyi halden hâle çeviren Muhavvil .Hâlimizi en güzel hâle çevir .(**) Amin.
(*) Muhammed Bozdağ
(**) Cevşen-ül Kebir

Yazarın Diğer Yazıları