Başöğretmen Atatürk, 1923 yılında yaptığı bir konuşmada şunları söylüyordu: “Okullarda öğretme vazifesinin güvenilir ellere teslimi, memleket evlâtlarının o vazifeyi kendine bir meslek, hem bir ülkü sayacak bilgili ve saygıdeğer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini temin için öğretmenlik diğer yüksek meslekler gibi tedricen ilerlemeye ve herhalde refah teminine müsait bir meslek haline konulmalıdır… Dünyanın her yerinde öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve saygıdeğer unsurlarıdır…”
Atatürk’ün 1923 yılında söylediği bu sözlerin gereğini aradan bunca yıl geçmesine rağmen maalesef gerçekleştiremedik. Millî Eğitim’i yaz boz tahtasına çevirdik. Öğretmenliğin toplumun en saygın mesleği olmasını, öğretmenlerimizin hayat pahalılığı altında ezilen insanlar olmamalarını sağlayamadık. Atanamayan öğretmenler ordusu yarattık. Öğretmenlerin sözleşmeli atanması ve atamaların mülâkatla yapılması gibi yandaşlığın ve kayırmacılığın ön plana çıkabileceği uygulamalar başlatıldı. Çalıştıkları okullarda belirli yıl çalışan idareci ve öğretmenlerin zorunlu tayinleri büyük tepkilere ve kargaşaya sebep oldu. Güneydoğudaki terör mücadelesinde şehit olanların biyografilerine baktığımızda çoğunun öğretmen olarak atanamadığı için polis veya sözleşmeli asker olan evlâtlarımız olduğunu görüyoruz. Hemen hemen her yıl bir Millî Eğitim Bakanı değiştirdik. Her bakan değişikliğinde sistemi de değiştirdik. Doğru dürüst bir şaibesiz sınav dahi yapamaz hale geldik. Atatürk ilke ve inkılâplarından uzaklaşıp Millî Eğitimimizi; dolayısıyla okulları, yurtları, dershaneleri cemaatlere teslim ettik. Devasa bir yapıya ulaşan, her meslek grubunda ve her kademede kendi kadrosunu yetiştiren cemaat, kazandıklarını yeterli görmeyerek sonunda kanlı bir darbe ile devleti de ele geçirmek istedi ve böylece 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşandı. Allah’a şükür ki halkın sağduyusuyla darbe teşebbüsü önlendi…
Değerli öğretmenler; Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Ama Millî Eğitim Bakanlığı bu günün Öğretmenler Günü olduğunu unutmuş veya önemsememiş olmalı ki bu güne TEOG sınavı koymuş. Sizler her türlü olumsuzluğa rağmen çocuklarımızı eğitmek ve yarınlarımızı emanet edeceğimiz yavrularımızı yetiştirmek gibi büyük bir sorumluluğu üstlenmişsiniz. Bu sorumluluğun idraki içinde olduğunuza yürekten inanıyorum. Öğretmenlik mesleği insanı zengin etmez ama öğretmenler yetiştirdikleri öğrencileri sayesinde çok mutlu insanlardır. Hakim, doktor, öğretmen, iş adamı, siyasetçi, bürokrat, esnaf olmuş bir gencin yıllar sonra yanınıza gelip elinizi öpmesi ve: “Ben sizin öğrencinizim.” demesi öğretmeni mutlu eden çok hoş bir duygudur. Bu duygu, dünyanın en büyük zenginliklerinden daha çok haz verir.
Öğretmenler Günü dolayısıyla bütün öğretmenlerimize saygılarımı, sevgilerimi sunuyor ve 24 Kasım Öğretmenler Günlerini kutluyor, bugün hayatta olmayan öğretmenlerimize de Yüce Allah’tan rahmet diliyor ve yazımı “BU GÜL SENİN ÖĞRETMENİM” diyerek bitiriyorum:
Asma yüzünü ne olur
Bu gül senin öğretmenim
Mutlu olmak senin hakkın
Bu gül senin öğretmenim
Seni üzen her ne ise
Keder verir hepimize
Oysa hakkın senin neş’e
Bu gül senin öğretmenim
Pınarbaşı, Daday, Küre
Uzak, yakın her bir yere
Gidersiniz seve seve
Bu gül senin öğretmenim
Taşköprü’de, Hanönü’de
Devrekâni, Araç, Cide
Bayrağımı çek göndere
Bu gül senin öğretmenim
Ilgaz’daki çamlarsın sen
Gökırmak’ta çağlarsın sen
Tosya’daki bağlarsın sen
Bu gül senin öğretmenim
Karanlığa ışık saçtın
Yolumuzu aydınlattın
İyi günler elbet yakın
Bu gül senin öğretmenim
Alper, Aslı, Zeynep, Hasan
Diktiğiniz küçük fidan
Meyve verdi bak kocaman
Bu gül senin öğretmenim
Sınıflarda Ayşe, Ali
Gönüllerde sevgi seli
Öğrettin hep güzel, iyi
Bu gül senin öğretmenim
Öğretmenim geliyoruz
Seni pek çok seviyoruz
Ellerinden öpüyoruz
Bu gül senin öğretmenim